bugün

başlığı insanda romantizm hissi komayan sevgili tipi olarak açacaktım ama, 'sen farklı bok musun sanki?' dedim kendime. yapıyoruz bunu hepimiz. demek istiyorum ki bazen birimizin duygusal anıyla ötekinin duygusal anı çok farlı anlar oluyor. denkgelmiyor abi.

bi bok yiyip aşık olmuşsun. şaka şaka, aşık olmak güzel bir şeydir. ulan kendimle bile tutturamadım romantizmi. neyse, ayağın yere basmıyor kimi zaman, içinde fırtınalar kopuyor, sen de kendini bırakıveriyorsun ruhunu sarsa sarsa huzura kavuşturan o tatlı rüzgara.
an oluyor bokunda boncuk bulmuşcasına gülümsüyorsun sevdiğinin yüzüne tek kelime etmeden. bir topkek'i yarıp büyük olan tarafını kendi ellerinle ona yediriyorsun. romantizmden anladığın neyse canım kardeşim, o an onu doyasıya yaşamak istiyorsun içinin dingildeyişlerindeki ritme uyarak..

ama sevdicek o anda farklı ruh halleri içersinde olabiliyor. gülme krizine giren mi ararsın, o an gözüne ilişen bir ayrıntıya takılıp tespit yapan mı ararsın, ekim ayındaki rem konseri, efenime söylim galatasarayın yeni teknik direktörü, pederle yaşanmış ufak bir takışma vs. pek çok şey geçebiliyor insanın aklından, ötekisi romantizmin zirvesinde salınıp dururken.

-noldu canım?
+hahah
-noldu!
+ferhat göçer şarkı söylerk..
-eee?
+hahah
-tamam.

ha bazen istem dışı da oluyor ki en tatlısı, uyku sersemliği gibi:

-hayatım, kahvaltı hazırladım, hadi uyan
+cengiz aymatov hakkında bazı spekü..
-ney?
+...

hepimiz çok sık yaşıyoruz bunu. çok da keyifli oluyor. kızmayın yani adamlara. aha annem gibi konuştum, vay başıma gelenler..