bugün

züppe sanman beni
senin kendi züppeliğinden,
gri bulutların ötesindeki griliksin sen,
ne siyah ne de beyaz
olamayacak kadar grisin...
ben sersem bir aşık, sen terkeden bir budala;
ben inatçı bir sis perdesi,
sen inatçı bir intikam meleği...
bir şiir okur,
bir sevda fısıldarım sana.

yangının olur,
göz yüzünü indiririm sana.
aşığız sözlerimize,
sözlerde ki duygu ahengine.

sana söylediğim bir kelimede,
aldığım bir gülümsemeye aşığım.

bir sevgilin olmuş,
ben mutlu olmuşum,
senin bunu anlayabilmen ve
"merhaba" dostum diyebilene aşığım.
bunu anlayabilene...

"bir aşk oyunudur bu" dan, "bir aşktır bu "ya giden zamanda,
yaralanmaları, küsmeleri anlayabilmektir.
olgun davranabilmektir, olgunlaşa bilmektir aşk.

aşk tek başına tekelin değildir, anlayabilmektir,
aynı zamanda hayatın boyunca bir kez olmaz,
yoksa nasıl olabilirdi benden sana bu tutkulu aşk.

yanlış anlamak ta aşktır, yanlış anlaşılmakta.
seni seviyorum demek ise aşkı özel kılacak bir cümle o kadar,
ne zaman gözler gözlerde, eller ellerde olur,
bu kalp sende kalır, aşk teninde, sevgi damarlarında sevgilim olusun.

bir özeti gibi, ön sözü gibi
"sevgiliye sevgi yazıları armağanı" yazdıklarımızın.
bir aşk doğar mı dedim, doğarmış sevdiğim, hatta nefret bile doğarmış..
her şeye rağmen önemli olan,
bir insanın bir insana, güzel bir değer kalabilmesiymiş.