bugün

sevgiliye ithaf edilebilecek şiirlerdir.

seni bir gün en yakının ele verirse eğer,
öğren susmasını ve ağlamamasını.
bir kavanozun içinde mavi bir gül
yetiştir her gün daha çok yaşayan.
bir masalın ağzını kapat ve yat
geniş odalarda. bir oksijen çadırında.
ona kötü bir şey olsun istedim.
bana aşık olsun istedim... *
gözlerini üzerimden çek
saçların omzuna dökülmesin
tek söz söyleme
seni duyamıyorum
bırak anıları içeyim kana kana
güzel anılar kar kalsın yanıma
daha fazla kalma yanımda
yüzün silinsin aklımdan
karnım tok boş vedalara
kapıyı çek ve git
(bkz: sevgiliye sözler)
Bütün şiirlerimi sana yazdım
Bakma tarihlerinin senden eski olduğuna
içimde hep seni besledim
Seni büyüttüm
iyiki varsın iyiki yanımdasın
Artık gitme yanımdan sonsuza kadar

Bütün şiirlerimi sana yazdım
Artık senin için varım
Senin için yaşayıp
Senin için öleceğim

ve artık senin için konuşup
senin için susuyorum

Bütün şiirlerimi sana yazdım
artık vazgeçilmezimsin... * *
"güzelsin sevgilim
ama çok yakından."
ö. Asaf
birine ve sevdiğim...
içimden aktın geçtin
Ruhumu yıktın geçtin
Bilemedim hiç
Sen çok gençtin

Kamyonun altına atmak gibi kendimi
Ruhumu gönlüne bıraktım
Hatam orada kaldı benle
Ben seni benden sandım

Elin elimde yarım kaldı
Kalbim aşka kapandı
Dudakların mühürlü
gözlerin eskide kaldı

Müzik, tüm nağmeler, her duygu
Artık benim, bana geri verdin
Kendini geri alırken
Bendeki senleri de yok ettin

Kal oracıkta uyu
Hatıran da uyusun bir süre
Ben de uyurum
Tüm dünya uyusun bu hiçlikte

Hayallerim ne delice ne kahramandı
Senle ben amma sarpasardı
Bende bir masal kendini yazdı
masal 2006da kaldı..
çok sandım tek oldum
az sandı hep oldum
benden gitti beni aldı
hiç oldum

kalanı verdi tac ettim
kafamı kırsa sabrettim
sevgi dedim
elem oldu

kalbim vardı ışıktan
gözlerim anlardı ta içten
ruhumu açmış bulundum
aşk da sevgi de piç oldu
sensizliğin içinde seni arıyorum
sigaramın dumanı gibi kayboluyorsun
kaybolduğunda aşkların yalanı çıkıyor ortaya
denizin kıyısında boğuluşumu izliyorum
boğuluşumla beraber kayboluşumu

aşkla beraber acıyı hissediyorum
kalbimin taa derinliklerinde
sızlayan yüreğime bastırıyorum
acı çıkıor içinden
sensizliğin, yokluğunun acısı...
sevgilim sen git
kardeşim sen gel
dokunmayalım bir birimize
ama hep olalım kopmayalım

Sevgili, seni istemem
pamuk ipliğinde yürümem
kardeş ol bana yakın
git başkasına aşk ver

bu yakınlık daha sağlam
hem daha gerçek böylesi
ben seni severim
sen de sev boşver

senden dudak istemem
güneş batarken aşk demem
sade kendini isterim
habire kalp beklemem

Bu aşk değil, bendeki
seni başka aşklara veren,
buruşuk kalbini al git
ama kardeşimsin gel

Bul gönlüne bir adam
benden olmayan sıradan
ya da istersen al dünyayı
bana ne zaten buradan

aşklar beni kesmez
yakınlığım iflas etmez
aldığımı verdim
ben seni yendim
bir dinim var
o da sensin
hayatimin bir anlami varsa
o da sensin
ben seni sevmiyorum
sana tapiyorum
yes canim
hem de walikes
Bir evdin bana
tavanı akan
sebepsiz yere
camı açılan
üşüdüğüm

Yine evimdin benim
çayımı demlediğim
benimseyip gösterdiğim
akan tavanıyla
esen ceryanıyla
eşi dostu misafir ettiğim

Bir sene kaldım içinde.
tavan aktı onardım
cam açıldı kapadım,
yine de senden çıkmadım

Hep söylediler
bu ne zahmet dediler
o benim evim dedim,
kol kanat gerdim
yoruldum söylendim
ama vazgeçmedim

Evim başıma yıkıldı
tavanı toz oldu
camı tanınmaz oldu
çayım haram oldu
yatağım yorganım
sokaklara maloldu

haklıymış dostlar da
ben bilirdim
gönül hak meydanı değil
ta ilkten evsizdi benim
çarpık, ıssız yüreğim
a
l
l
a
h

b
e
l
a
n
ı

v
e
r
s
i
n
gözlerini içmek,
damla damla gözyaşlarında boğulmak,
sende kaybolmak...
her şeye bedeldir ey sevgili?
yine gece yarısı...
yine yatma vakti...
yine duvarlarımlayım...
yine resmine baktım...
yine duamı ettim,
yine göğe üfledim,
yine özlemedim...
özlemin tekrar edilemeyecek kadar büyük,
bölünemeyecek kadar bütün...
tekrarı olmayanımsın...
sevdamsın, askımsın, hayatımsın...
bir taşla girdin hayatıma,
sıra dağlar yaptın...
canımsın, kanımsın en önemlisi benimsin...
(bkz: ben de isterem)
Yine yattım yatağıma,
perdemi açtım,
gökyüzünde gezen yıldıza el salladım...
gökyüzünde gezen yıldızı sana yolladım...
ay'ımla kucaklaşsın diye...
sonra fark ettim ki; yıldız benim,
ay'ımla kucaklaşan yine ben...
kalbimin en yüksek tepesine bayrağı diken sen...
beni fetheden sen...
savaşmadan, isteyerek, bu ruhu, bu bedeni sana veren ben...
hüküm senindir askım...
bu ruhun da tapusu sende, bedenin de...
*

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kus gibi gülerdi
Bir rüzgar aklımı alırdı
Sessizce bir cigara yakardım
Kirpiklerini eğerdin bakardın
Üşürdüm içim ürperirdi
Felaketim olurdu ağlardım

Aksamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu ağlardım *
hani nerede benim bildiklerim
aşk için
sevmek için

su gibiydi içimizdeki sevinç
gelmedi
olmadı bizim

neredesin şimdi
neredeyiz biz
sen de
biz de
yeryüzünden sildindik

ben ağlarım
kayboldu çocukluğum

yalnızdım
ta baştan yanlıştı
içime koyduğum
benliğin yarım

günah senin değil
çaresiz kalplerin
kuralsız sevginin
günah hayatımdaki
bu sonsuz bencilliğin

şimdi dostluk yok
güven yok
sevgi yok
hayat böyle değildi
başka bilirdim
yanılan hep bendim

isyan etmem
haykırıp inlemem
yalnız bilirim
gülüşüm temiz değil
hayaller tatlı,
aşklar deva değil
gözyaşım iner de
şimdi bu ıslaklık
tatlı bir keder değil
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür.
beni bir ses sahibi kıl kefarete hazırım
öyle mahzun ki ; hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın. ( ismet özel )
SON HAYALLER...

başucumda yağlı kement
ruhuma kelepçe geçmiş
her devir bir kurban seçer ya hani
bu devirde beni seçmiş

dünyaya son kez bakarken
ellerimi semeya kaldırıp
haykırmak istiyorum
lakin bağlı ellerim
sesler düğümlenir bogazımda
kanlı meydanlara akar hayallerim

feryatlar duyarım şimdi
feryatlar çınlar kulaklarımda
hayallerimle

ve
ölümler, ölümler, ölümler
gözlerimin önüne
kıpkızıl bir dünya serer

kırmızı gül
yarin dudagını hatırlatır
on beşindeki gence
bizler on beşimizde
ölümü hatırlatık hep
kırmızı denince

belki çiçek toplayamadık kırlarda
belki yarimiz olmadı çiçek verecek
ama
ölüme sevdalandık
vallahi solduk sevdanın şiddetinden

şimdi kan gölünün ortasında
beyefendiler oturur
ve yüzü kapalı bir adam
sandalyeme tekme vurur
durur.
Çizgi

Beni öldür ama öldürürken karanlıkta bırakma
Beni sev ama severken özgürlüğüme sınır çizme
Beni yargıla ama sakın önyargı yapıp hüküm giydirme
Beni izle ama izlerken ruhumu gözden kaçırma
Bana sarıl ama sarılırken tırnaklarını batırma sakın
Belki bir bıcak saplama hakkın olabilir kendini bana affettirmek için
Beni ağlat ama ağlarken gözyaşlarımı silmeye çalışma
Beni aldat ama aldatırken beni aklına getirip acıma bana
Beni öldür ama öldürürken yaşadıklarımız kadar acıtma canımı...

Tarık Bayraktar
sen,
zifiri karanlıkta parıldayan saman alevi gözlerin,
ve sen,
can güvenliğim için ihlal etmemem gereken beyaz çizgim.
gözlerinde kaybettiğim mutluluğumu arama gereği duymadım bile.
sendeydi sevinçlerim vermedin geriye.
bir tek söz söylemem gerekirse.
mutlu ol olur mu,yeni sevgilinle...
sevgiliye,

zor zamanlarımın kadınısın sen
en zor anlarımın beyazı.
geceleri kafamı yastığa koyduğumda
düşünürüm seni gülüşünü
diner gecemin ayazı.

gülümsün, çiçeğim, sevdiğim
sarılmak sana hayata sarılmak
yanımda sen varsan ben hepim
sen yoksan yanımda tekim, piçim.
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK iSTERiM
Ben senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.

Nazım HiKMET