bugün

Stoyanin erkek versiyonu gibidir kendisi süt beyazı.
koklandığında tüm maskeler düşer.

dokunulduğunda yarım kalan tüm şiirler tamamlanır.

öptükçe karnaval misali yaşanan zaferler...

tüm belleğim yarım şiirlerle, tüm benliğim eksik zaferlerle doludur.

şükür ki hiç maskem yok şu hayatta.
Kokusu hep güzel gelendir.
üzerine basılmamış kar taneleri misali bembeyaz ve pürüzsüz olup mis gibi nergis kokan tendir.
gördüğünde tüm şiirlerin lirik olup aktığı tendir.
şeffaftır, kokusuzdur, yoktur. yok lan işte!
ona aşıksan eğer sevgilinin teni değil ruhu vardır baktığında.
uzaktan çok kısa bi süre şarkı duyarsın. bağlanırsın. o melodiyi bi daha duymak için çırpınırsın. ama bulamazsın. bi daha dinleyemezsin. ve hayatının melodisi o oluverir. o yirmi saniyelik ezgi senin muhteşemin oluverir.
işte o melodi, sevgilinin tenidir.
dokunulduğunda adamın içinden birşeyler koparan durumdur. hele o teni öpmek varya adamı havada uçarmışcasına hissiyatı oluşturur. bağımlılık yapar. deli eder.
yaz gecelerinde mumla aranan, pürüzsüz ve serin olan şey.
dokunduğunda içinde çiçekler açtıran çok başka bir histir.tarif edilemeyen yaşanılması gereken his.
aşktır.. sevgilinin teni, o tenin kokusu insanın içine işler.. aşık olduğunu o kokuyu duymadığında hissetiğin iç bunaltısından anlarsın.. o tendir ki başkalarının tenini hiçe saydırır, o tendir ki içini yakar,kokusu aklından hiç çıkmaz.. sevgili gidince, sevgiliyi unutamamak o tene olan müptelalıktandır..
(#3975576)
farklı bir akım.

ezberimde vardır o tenden kalan,o sesten kalan ve ondan kalan birşeyler.
cennetteki gizli bahçe. acıların başladığı ya da bittiği yer. dokunulduğunda bütün kötü duyguları yok eden kimyası henüz çözülememiş, alışkanlık yapma olasılığı çok yüksek olan ten.