bugün

sorumluluk zor iştir birader, yüktür en nihayetinde.sorumluluğun başarıya ulaşması akabindeki her boş geçen dakikanın da kafanda oluşturduğu bir imge var. kafanda şekillendirmişsindir tamamen; ömer üründülün, fatih terimin maçtan önce maçı kafasında oynadığını söylediği gibi. sergüzeşt bu oluyor birader. serüven yani. sabah evden çık işe git, nete takıl arada biraz çalış, eve gel, yemek ye, duş al, tvye bak, nete takıl, nete takıl, yat zıbar uyu. bu dahi bir serüven işin orijininde de çok boktan bi yaşam tarzıdır bence pratikte.

kafada oluşan her türlü vaka dizgisini piç eden bir adem oğlu vardır bu cihanda muhterem. o da gelir planı bulur. seni değil. planı. ben bi türlü anlayamam bu herif niye gidip türkiyeyi bölmek için 101 plan yapan adam eşşeğini bulmaz. niçüüünn? gelir, senin ufakçana kurguladığın, mütevazi plancığı bulur. sıçar içine ve de gider.

geçmişte sakalları maltepe gold içmekten sararmış 70lik bi dedemiz vardı. aslında beyaz aksamı içine yeşil içi kırmızı öyle bi adam yaş üzüm rakısı gibi. gırtlağını çatlatarak derdi ki:

-bir işe kalkışmadan önce inşe'*allah diyeceksiiinn!! inşe'allah.

adam, her ne kadar nezdimde dini kitapların bir bölümüne namaz hocası yerine nemaz hocası adını yazan arap fonetiği manyaklığına kendini adamış din adamı imajı uyandırsa da gayet haklıdır muhterem. pirdir vallah! inanç meselesi bi yerde. çekim yasası filan sikindirik hayal masturbasyonu. inşallah işe yarıyo ama. (nihat hatipoğlunun programına çıkmak istemeyen bir izleyici)

vaktıyla ben bi plan yaptıydım. atolyedeki işleri halledip pederin muhasebecisine gidecek sonra ssk gibi bir yerden borcu yoktur kağıdı alacak ve günlük mesaime öğlen saatinde son verecektim. ne bahtiyarım bilsen glaucon. götümün yanakları birbirine çarpıyor mutluluktan. öyle değil mi glaucon. hişş glaucon uyudun mu lan?

sıkıcı sürece mutluluk katan eğlence, boş zamana düşüldükten sonra yapılacak işleri hayal etmektir muhterem. lisede hasta olduğun hatunları toplayan arkadaşınla kafede laklak edecek, belki sinemaya gidecek, ordan kaptırıp eskiden mahallede sokağa taş koyup maç yaptığın bebelerle halı sahada maç yapacaktırsın. ne mutlu! keyifler keka. nerden vursam gol olur triplerindesin. maçı kafamda oynuyorum, aman yarabbi!

45 dk.lık otobüs, dolmuş gazveleri neyle geçerdi yoksa. geçeyim iş güç sürecini, hemence hallettim saçma sapan kağıtların fotokopilerini yaptırmak bile koymaz bazen insana. koymadı netekim. sskda biraz pati çektik o kadar. o da malum seferidir vatandaşın, adına ne dersen de birleştir ayır ssk hala aynı sskdır. o zamanki evrak mezalimini bugünün insanları da yaşar. mühür vuran pezevenk! oradasın biliyorum, ağzına filler doldursun.

evrakları teslim etmek üzere pederin yazıhaneye gittiğimde pederin bana tevfik fikretleşmişçesine: "aferin aslan parçası, yine bürokrasiyi ben burada cigara tellerken bir kere daha yendin! muzaffer bir askersin sen al şu elliliği. git ve takıl gönlünce. glauconu da kov yanından, ibne midir nedir? haydi yürü evlat; hayat senin." demek yerine kağıtları görür görmez sıfatıma sıçtığını deklare eden küfürlerini işitdim(yağmur atsız tribi).

sıfatıma niçün sövdü meraktasın: mühürü kağıdın arkasındaki nokta vuruş yazıcıyla yazılmış kısma vurmak yerine, koca dosyada benim sikilik, elle doldurduğum sigorta formuna (üstelik bu kağıtta mühür var zati) mühür vurmuş ipnetor. peder dedi ne-tekim: git lan yaptır şu kağıdı gel hemen geri atolyeye diye.

burada atolyeye geri dönüş çilenin en son raddesidir vatandaş. sikseler bu derece yıkılmaz hayallerin. içten içe bir eringenlik, bir üfleme, bir ah o gemide ben de olsaydım, bunlara rağmen magirus dolmuş: rolantide ayran yapanından.

kağıdı mesaiye kadar hallettim. mühür vuran ipneye ise iyice giydirmek geldi içimden lakin o herif gitmiş yerine janis joplin in "traaaayy" diyerek bağırması gibi ordaki elemanlara bağıran bi karı gelmiş idü. mühür yaptırırken cebe mesaj geldi ona bile söylendi la o derece cadu. mesajı söyleyeyim birader: "biz gidiyoruz çördükçüm, bizi fena sattın. önemli bir bahanen yoksa bi daha buluşmayalım. hojcakal. cyda" anı anıma aklımda bu mesaj. gel de hatuna mühürü vurduramadım de. ama olmazki.

atolyeye döndüm, peder çok yoruldun sana bahçede mangal yakacam dedi. maç filan dedim. sikeyim maçı dedi. oksijen tüpüyle rüzgarlı havada 5 dakkada köz olan kömürler gibiydi lan hayallerim. aklımda vuracağım dömi vole. kaçırmayacaktım o ortayı, inşallah kaçırmazdım. inşe'allah kaçmazdı. inşallah demek lazım birader. işe yarıyor. valla!