bugün

Kaza taşı. Belâ, musibet.
Asude olam dersen eğer, gelme cihane,
Meydane düşen kurtulamaz seng-i kazadan. Ziya paşa.

Ağaç meyve içindir. insanın meyveleri de gözyaşları. Tabiatta çok kısa bir müddet tırknaklarının izini, gözyaşını bıraktıktan sonra gidecektir insan. Bir gül gibi, zambak gibi solacaktır. Ama insanı asıl üzen dünyadan yaşayamadan, tadını çıkaramadan, ne olduğunu bile anlayamadan ayrılmak.

"Bize hayatı ömür bittikten sonra öğretiyorlar." diyor montaigne. Gözyaşları, fırtınayı yani ölümü, yani süremizin az kaldığını haber veren ve tedbir almamızı sağlayan yağmur tanecikleri. Onlara kızmak değil, teşekkür etmek lazım.

Düşünmek kutsaldır, çünkü insanın tek kıymetidir. Tabiat karşısında yalnız zekasıyla silahlı bulmuştur insanoğlu kendini. Fakat düşünmek bir lüks değildir; insan mecbur kalmadıkça düşünmez. işte seng-i kazalar ( kaza taşları, başımıza gelen her türlü aksilik ) bizi düşünmeye zorladıkları için güzeldir, kutsaldır. Yoksa bir ağaç gibi tekdüze bir hayat yaşamak, yaşamak değildir. Ağlamak, haz afyonuyla uyuşmuş beyinleri uyandırmaktır. Hayata ve gerçeklere gözünü açmaktır. insana yeni ufuklara kanat açması gerektiğini hatırlatır musibetler. Bu yüzden insanın en iyi dostlarıdır.
ellesmere geceleri