bugün

çok iyi bir kadın...

öncelikle herkese iyi geceler...müsadenizle özet geçip hemen konuya giriyorum, bu sabah moralim çok bozuktu dostlar; bi kere sabah geç uyandım, kvc(kalp-damar cerrahisi) stajı vardı ameliyathaneye gitmem gerekiyordu yetişemedim, ayak serçe parmağımı bi şey ısırmış acayip kaşınıyordu, yastığım yere düşmüş boynum tutulmuş, elimi yüzümü yıkayayım diye lavaboya giderken serçe parmağımı kapının eşiğine çarptım acısı beynime vurdu resmen, tansiyonum falan düştü seke seke lavaboya kadar zor gittim, suyu yüzüme çarptım gözlükte gözümdeymiş burnumun direği sızladı, başımı kaldırıp aynaya baktım gözler falan şişmiş, bi ecnebi, bi gulyabani gibi lanetlenmiş bir halde uyanmışım...

böyle bir halet-i ruhiyede olmama rağmen o sıfata bakmaya 30 sn. kadar dayanabildim biliyor musunuz, daha uzun bakabilirdim aslında ama depresyona falan girerim diye korktum, zaten depresyon hırkam da yok bi girersem çıkamam mazallah...başlarım lan okuluna deyip sıfatı biraz adam ettim, insana benzemeye başladıktan sonrada soluğu dışarda aldım. bahçeli 7. caddenin sonunda buz pateni nin karşısında bi park varya oraya doğru yol almaya başladım...

aheste aheste parka doğru yürürken gözüm bi şeye takıldı..
işte her şey o teyzeyi gördükten sonra başladı; yere yerda olan moralim resmen pik yaptı, sabahın mahmurluğunu, bedbinliği, boynumdaki sızıyı, serçe parmağımdaki ağrıyı,...vesair her şeyi unuttum ve o teyzeye doğru hızlı adımlarla yol almaya başladım...(eheheh biraz meraklandırayım sizi, teyze kim? niye beni bu kadar heyecanlandırdı? kahramanımızın başıdan ne gibi maceralar geçti?...hepsi yarın aynı saatte uludağ sözlük te...şaka lan şaka, devam ediyorum...sanki okuyan mı var amına koyim, yine yazasım geldi öylesine yazıyorum işte.)

ankara bahçelievler de, gayet lüks ve geniş bir apartman aslında, niye böyle yaptı bu sema teyze anlamadım. apartmanın bahçesinde nerden baksan 3 tane sarmaşık, hanımeli gibi bitkilerle örtülmüş gölgelikler, çardaklar falan var. 1 tane havuz, 2 tane kapalı otopark girişi, bi sürü lüx araba, değişik süs bitkileri, çimenler, ağaçlar...vesair anlayacağınız her şey var. teyzem gayet şık giyimli ve saçı başı yapılmış bir halde bahçede halı yıkıyor, elinde eldivenler baya bildiğin halıyı köpürtmüş çitileye çitileye yıkıyor...

birden flashback yaşadım, canım annemin halı yıkama ritüelleri geldi aklıma...
bu işin ilgili karar mercii her evde olduğu gibi bizim evde de genelde annemdir. 5 yıl halıları yıkamasak babam gelip de; ''hadi oğlum 5 yıl oldun lan tutun şu halının ucundan da yıkayalım'' demez.

annem halıyla ilgili, kafasında tuttuğu, en son hangi tarihte yıkandığı, falanca tarihte haylaz bir misafir çocuğun üzerine saksıyı devirmesini, yine bir tarihte düşüncesiz bir misafirin çocuğunun içeri ayakkabılarını sokmasını, ve aynı çocuğun misafirlik sırasında halıya kusmasnıı vs. hepsini planlar ve analiz eder...

hesaplar doğrultusunda doğru zamandan emin olduğu ilk an harekete geçer ki bu da sabahın ilk ışıklarına denk gelir. aslında vaktiyle, yukarıda bahsi geçen felaket anlarında da çok uğraşmışsa da halıyı köpükler içinde suda yüzdüremedikçe içi bir türlü rahat etmeyecektir ve halıyı ilk fırsatta yıkamak için esaslı bir hamle şarttır. söz konusu bu hamlenin yalnızca annem ve halı arasında bir şey olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz; çünkü annemin bu kararla derhal harekete geçmesinin ardından, yalnız birkaç dk sonra kendimi, üzeri köpük kaplı halıyı delice ovalayıp ''anne!!! şu köpüğe bak! nasıl pis!'' diye şaşırırken bulmam an meselesidir..

(dip sos: zamanında halının üstündeki suları ayağımızla birbirinize püskürten taraf iken, gün geliyor, halının üstünde dizlerinizi halıya koymuş, elinizde fırça, halıyı köpürten taraf oluyorsunuz. çocukluktaki halı yıkamalar daha zevkliydi, bi halt yapmaz sadece ıslak halının üstünde kayar dururduk bi de abimle birbirimize köpük atardık, hey gidi günler...)

bahçelide halı yıkayan o teyzeyi görünce bunları düşündüm 2 dk. kadar dalmışım..çok severdim ben halı yıkamayı, işin garip tarafıysa; nerde bir halı yıkayan görsem, elime bir lif alıp overloğun kıyısından götün götün ben de katılmak isterdim bu şenliğe.

bak arkadaş, bu yaşa geldim halı yıkama lafı edilince içimi halen bir sevinç kaplıyor. bütün programlarımı iptal edip halı yıkanan gün kesinlikle orada o teyzenin yanında olmalıyım. gerçi programım falan yok lan, sanki devlet bakanı mıyız amına koyim da öyle programımız olsun? ama çok özeniyorum arkadaş öyle bütün programlarını bir şey için iptal edip o işin peşinde koşturan elemanlara. mesela hatunun biri bütün programlarını benim için iptal etse ben o hatunla kesinliklen yuva kurarım. en etkili erkek tavlama yöntemlerine bu da benim bir katkım olsun.

halı yıkarken üstümün başımın ıslanması hiç gözüme gelmiyor dostlar. normalde paçalarım kış günü kar kışta azıcık ıslansa bile huylanırım ama halı yıkarken o komplekslerimi aşıyorum. ver eyliyorum çitiyi halıya. vesselam teyzemle beraber halının canına okuduk...teyzeye; ''yün falan da yıkarken çağır beni'' dedim. birbirimizin telefonlarını falan aldık. ''yün yıkama şenliklerini de hiç kaçırmam ben'' dedim. selamlaştık, sarıldık...sonra ben parka gidip sema teyzenin verdiği börekleri meyve suyumla birlikte afiyetle yedim...

(ikinci dip sos: son yıllarda yapılan karalama kampanyalarında halı yıkamanın yüzeydeki mikropları, bakterileri halının iyice diplerine ittiğini, öldürmediğini gösteriyormuş ancak ben inanmıyorum. bu iddiaların belediyenin bazı su ve kanalizasyon idaresi çalışanları tarafından şevkimizi kırmak için gündeme getirilmiş danışıklı dövüş dezenformasyonlar olduğunu düşünüyorum. yalanlara karnım tok.)

-sanırım sudan sabundan işleri çok seviyorum.....

(son olarak hazır mikrofon elimdeyken; buradan tüm sevdiklerime selamlarımı gönderiyorum, 3 hafta sonra taşşaklı bi sınavım var bana şans dileyin)