bugün

"hükümet, terör örgütüyle görüşmez; devlet görüşür"

peki ama devlet kimdir arkadaş? veya daha stratejik bir soru olarak şöyle diyelim;

devleti, kim yönetir?

yaklaşık yarım saatlik bir pazarlığın ses kaydı düşer. önderliğin muhattap alınması, uzun vadede yapılacaklar, "hükümetin"(devlet değil) terör örgütü mensuplarına verdikleri taahhütler, gevrek-yavşak konuşan ve kendilerini örgütün üst düzey piçlerine sevimli göstermeye çalışan simitçiler...

ırzını, iffetini, adabını, izanını, algısını, gevrekliğini siktiğimin orospu çocukları. pis mi küfrettim? yok canım az ettim. kardeşim kadar sevdiğim bir adam on beş ay şırnak'ta araç komutanlığı yaptı ve telefonla her konuştuğumuzda "son sigarasını içtiğini" düşünüp durdum istemdışı.

oysa ben biliyorum, şahsi bir mes'elesi yoktu. terör örgütüne karşı giriştiği mücadelede büyükbaşlar "öyle" dediği için "öyle" olmuş ve gitmişti işte.

hani "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diye ahkam kesen bir amcığın evladı olarak burdur'da 21 gün tatil yapmak da cazip gelmezdi ona, yoksa ki yedek subay olarak gidip de 5 ay yapardı askerliğini. oysa o kadar da öğüt vereni vardı "olum imkânlarını kullan" ve/veya "orada bir gün, bir sene gibi geçer" diyerek.

bitirip geldi sonunda arkadaşım askerliğini ama o gün bugündür her gelenin yerine bir yenisini nöbete gönderdik oralara. 2008-2009 nöbeti, 2009-2010 nöbeti, 2010-2011 nöbeti ve gecelerimizi, kan çanağı gözlerimize kurban verip de tedirginliklerle, buruklukla yaşamayı öğrendik ömürlerimizi.

şimdi kimi orospu ağızlı eşcinsellerin saygınlığını kazanmış bir gavat, bir büyük gavatın, ayakçı pezevenkleri aracılığı ile pazarlığa girişmiş, "ne pahasına olursa olsun açılım süreci, işlemeye devam edecek" diyor göt oğlanları.

tabi "paha" dedikleri şey "kaybedecekleri oy" ile sınırlı bunların, yoksa ki ateş bildiğimiz üzre düştüğü yeri yakmaya devam eder.

sen pahayı ne bilirsin efendi? milleti galeyana getirme çabası içinde olduğun zamanlar, amerika türkiye büyük elçisinin "günaşırı" ziyaretleri ile bir süre hapishane misafiri olmaktan fazla ne yaşadın, ne çektin hayatında? ki onu bile dünyanın bir ucuna ulaştırmak adına dübür kasların, fazla kasılmadı mı? şiir okuduğu için hapis yatan, sürgün edilen şairlerin adını lekelemedin mi ağlayarak?

biz hakediyoruz arkadaş ama böyle cinsel tercihini yapmakta yaşını-başını almasına karşın zorlanan adamlar tarafından yönetilmeyi. hiç değilse her iki kişiden birisi hakediyor şişme bebeklerle, kabarmış reylerle beraber.

buyrunuz, soğuk sokunuz götünüze:

http://www.youtube.com/watch?v=LX7n6Dr8sps&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=3P0DycjUDs8&feature=relmfu