bugün

futbol topu.. çocukluğumun peşinde koştuğu, yakalayınca bırakmağını, çamura batınca özenle temizlediği, bir eşyadan çok su gibiydi hayat verendi.

o zamanlar mahallede tek top vardı. ne zaman maç yapacak olsak topun sahibi olan furkan ın balkonuna doğru koşar, delicesine bağırırdık. bazen nazlanırdı bazen de suyuna göre verirdi şerbeti. sabırsız ve sinirli olduğumuzu görünce hemen gelirdi. gevşek olduğumuzu görünce de bekletirdi bizi.

futbol topu lükstü belki. hem furkanın vardı isteyince verirdi topunu. gerek yoktu yeni bir topa. evde tek başına da oynanmazdı sonuçta. pollyannacılık bu kadardı. hep içimde bir umut taşıdım. okul çıkışlarında bakkala gider, 100 bin at, hediye kazan * adlı kutunun önünde epey mesai harcardım.

yine günlerden bir gün okuldan çıktım. bakkala doğru koşarken elimdeki 100 bini düşürdüm. demir para yuvarlana yuvarlana rögar kapağının deliğinin yanında durdu.. bir an için korkmuş olsam da çevik bir hareketle parayı almakta tereddüt etmedim. aldım parayı kutunun bombeli kısmındaki deliğe yavaşça bıraktım.

her şey kolu çevirmemle başlayacak, misket şeklindeki sakızın yuvarlanarak kutunun alt taraftaki bölmeye gelmesiyle son bulacaktı.

kolu yavaşça çevirdim, hissedebiliyordum, sakız değil adeta futbol topu geliyordu, gelecekti. sakızı elime aldım. ve yine hiçbir şey çıkmamıştı.

günler geçti ben 100 bini atıp kolu çevirmeye devam ettim. futbol topu çıkmadı..

ne zaman bu makinenin önünden geçsem aklıma eski günler gelir. yine 10 kuruşu alır atarım kolu çeviririm yine hala çıkmaz..

üstünde futbol topu yazılı sakız asla düşmez..
Hayatımda şansımın ilk döndüğü olaydı. Ortaokulda idim. Okul kantininden aldığım sakizdan top çıktı. O zamanlar top sahibi olmak, toprak ağası olmak gibi birşeydi. Okul kantinini işleten üst sınıftan çocukla aynı kızı seviyorduk o ara, ibne topu vermedi, kağıt kayboldu dedi. Bilinçaltımda yeri büyüktür bu olayın be sözlük...