bugün

siyasal eğilimleri sağcılık ve solculuk olarak nitelemek 1789 fransız devrimiyle başlamıştır. ulusal meclis'te yeni düşüncelerin savunucuları solda, eski düzenden yana krallar sağda oturmuşlardır. bu olaydan sonra sağ ve sol siyasi alanda terimleşmiştir. sağcı, eski olandan, kurulu düzenden yana olandır. eskiden yana olan siyasal tutumu dile getiren sağcılık, gerici ve tutucu deyimleriyle anlamdaş, solcu deyimiyle karşıt anlamdadır. sağcılık, h,içbir yenileşmeyi istemeyerek kurulu düzenin olduğu gibi korunmasını savunan ve bu bakımdan evrimsel değişikliği yeğleyen solculuğun karşısında yer valan tutumdur.
antik yunan'da bile sol muhaliflerin tarafı, sağ mevcut sistem yanlılarının tarafı olmuştur. lakin antik yunan'dan beri hiçbir yerde, hiçbir zaman sağ-sol kavramı ülkemizdeki kadar yozlaştırılmamıştır.
türkiye şartlarında düşünüldüğünde solun ismi hep sayıca az entelektüel bir burjuvaziyle sağın ismi de işi allah'a kalan emekçi çiftçiyle özdeşleşmiştir.

bunun müsebbibi türk solundan başkası değildir. halkçıyız derken halkı sömürmeleri solun ve halkın birbirinden kopmasına sebep olmuştur.

yani trafik nasıl avrupa' dakinin aksine türkiye'de tersten akıyorsa sağ ve sol kavramları da şekilsel anlamlarının tam karşısındaki kutuplarda anlam kazanır.

türkiye' de sağ ve sol kavramlarına kişinin muhafazakar veya seküler dünya görüşü çerçevesi dışında yüklenen anlamlar boşta kalacaktır.

solcu ilerlemeciymiş, sağcı hükümet yanlısıymış hikaye bunlar.