bugün

yahu nerede çalışkan, zengin, toplum refahı yüksek ülke var işe sabahın köründe gidip, üşenmeden 8 saat çalışıp alnının teriyle parasını kazanan insanlarla dolu.

ama gel gör ki türkiye gibi üçüncü sınıf ortadoğu ülkelerinde de insanlar aynı şeyi yapıyor ama ortada ne para var ne pul. ahahaha.

toplum olarak matematiği zayıf ve algoritması kıt bir millet olunduğundan, kazandıkları paraları nasıl harcayacaklarını dahi bilmiyorlar!

üstelik sabahın köründe gözlerindeki çapakla, ağızlarındaki leş kokuyla işe gidenler; kapitalist düzenden yakınıyor!

yahu beyninizi kullanın beyninizi. bu saatte kalkıp işe gidecek kadar sefilsiniz hâlen cebinizde beş kuruşunuz yok. altınızda arabanız yok. servis bekleyin anca, metrobüs kullanın. sizin gibi işçi sınıfı için ideal ulaşım araçları onlar.

tiksiniyorum böylelerinden.
"Vatanını en çok seven en çok çalışandır" demiş mustafa kemal.
Sadece sabahın köründe kalkıp bedenen ise gitmek değil aslında dert. Gittiğin para kazandığın o işin hakkını vermektedir. Kimsenin hakkını gasp etmeden üzerine düşeni layıkıyla yapmak, aldığın parayi haketmektir.
ve maalesef Yurdum insanı bu konuda gerçekten çok vurdumduymaz. Nasıl işten kaçar, üzerimdeki sorumluluğu nasıl başkasına yikarimdan başka düşüncesi yok.
arkadan gelen neslin sorumsuzluguna girmiyorum bile.
sabahın 6 sında işe gittiğim için, içinde olmadığım dalkavuklardır.

(bkz: on da biraz mallık var)
06:55 te gittiğim için uzerime almadığım beyanat.
şaka olsada olmasada işine giden insanlara saygı duymalısın it herif.
bir de; minibüse otobüse binerken; deodorant sıkın ulan leş kargaları!, sigara içerim ama asla otobüs minibüs dolmuş beklerken değil, ağzındaki iğrenç kaçak tütün ile sardığın sigara kokusunda kusacak lan millet, şerefsiz... ayrıca çalışanın, kıçını yayanın bok atma durumudur. aynı fukaralığa aday olacağını bilemeyen zavallı açıklamasıdır. belkide kendi ana babası zamanında öyle olmasında dolayı ezilenlerin beyanıdır. acaba şimdi bu saatte işe gitmeyip ne etmektedirler sorusunu sorduran tanımlamadır. beyaz, rus, kumar, kaçakçı için mesai diye birşey yoktur zira...
zenginliği dilediğime, ilmi ise dileyene veririm, diyor.

yeterince açıklayıcı olmuştur umarım!
ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları. işçisin sen işçi kal giy dedi tulumları.