bugün

atatürk'ün 16 ekim 1920 tarihli, hakimiyeti milliye'de yayınlanan baş yazısıdır. atatürk yazıda, türk ve rus devrimlerinin teorik ve pratik farklarını ortaya koyar.

tam metni şöyledir:

rusya'da kanlı bir inkılap, bolşevizm namını taşıyan koskoca bir komünizm inkılabı oldu. türkiya'da aynı yolda paralel olarak, aynı istikamete doğru gidiyor. bu yürüyüşün tanzimi ile meşgul olanlar için, bu inkılabı hadisenin bütün ruhunu iyiden iyiye incelemek, onu anlamak ve bu anlayışla uyumlu bir hat ve hareket çizmek lazım olduğuna göre, bugün de rusya'da tahukkuk eden büyük bolşevizm inkılabı ile türkiya'da tahukkukunu görmek isteğimiz komünizm arasındaki hususiyetleri incelemek zorundayız.

rus bolşevizmi ile türkiya komünizmi arasında biri köken ve diğeri tatbik tarzı itibariyle iki büyük hususiyet göze çarpar: rusya'da bolşevizm müthiş bir mutlak iradenin memleketin her köşesine dağıttığı zadegan ve türeme zedegan sınıflarının pek ağır baskıları altında doğmuş, aynı baskı altında büyümüştür.

rus ihtilali edebiyatını okuyunuz: avrupa'nın başka hiçbir memleketinde ve hiçbir devrinde bu kadar ateşli ve bu kadar kinli bir edebiyat daha yoktur. tolstoy bile, kendisi ihtilal taraftarı olmadığı halde, eserleriyle rus fukarası arasına kinli bir ihtilal için istemeyerek ne kadar çok tohum saçmıştır.

bir asır kadar devam eden fransız ihtilali hayatında dahi rus ihtilali edebiyatına benzer hiçbir şey yoktur. sebebi de şudur ki, rusya'da o müthiş çarlar istibdatı ve asilzadeler saltanatı, bir taraftan da ilimler ve edebiyat şiddetiyle incelemeleri birlikte yürümüşlerdir.

bir taraftan çarlar ve baskıları hüküm sürerken, diğer taraftan da rusya'da sanat duyarlılığı, ilmi ve felsefi fikirler büyük bir feyz ve kudretle bütün rus hayatını sarıyordu.

türkiya'da böyle olmamıştır. türkiya haricen muzaffer olmadığı için, bütün dünyada ilim ve sanat feyzinin büyük bir kuvvetle yayıldığı devrilerde, bunlarla meşgul olamamıştır. dolayısıyla türkiya'da, ne yüksek ilim ve felsefi fikirler ne de derin ve yeni sanat duyarlılığı meydana gelememiştir. türkiya'da değil bir ihtilal edebiyatı, hatta milli bir edebiyat bile pek yeni, ancak son birkaç senelerde kendisini göstermiştir, henüz doğmaya başlamıştır.

dolayısıyla türkiya'da komünizm, milletin ruhundan gelen yakıcı, yıkıcı, kırıcı, dökücü bir ihtilal şeklinde tahakkuk edecek değildir. çünkü bu inkılap doğuşu itibariyle, bunu hazırlayacak bir ihtiyaçtan gelmiyor. bundan başka aynı neticeyi doğurması için ikinci bir sebep daha vardır: rus ihtilali'nin bu kadar haşin, ani, seri ve altüst edici bir kuvvetle hakim olması için karşısında tesadüf ettiği mukavemetin de büyük bir tesiri olmuştur. eğer çarlık, değil komünistlere genel olarak menşeviklere ve hatta ilericilere karşı, kuvvetli teşkilata dayanan bir inatçı mukavemet göstermemiş olsaydı, yine bolşevizm inkılabı bu kadar seri, kahhar, altüst edici olmazdı. yani böyle yapmak isteyenler, muvaffak olmak için halktan o kuvveti alamazlardı.

ikinci bir hususiyet noktasıda şuradadır: rusya'da böyle bir inkılabı yapmaya kalkanların ellerinde gayet kuvvetli bir silah vardı. rusya'da köylü kitlelerini senelerden beri ezip bitirmiş arazi meselesi gibi koskoca bir mesele bulunuyordu. inkılabı bu kadar seri, ani, kahhar yapmaya karar verenler, bu silahı kullandılar. halkı sadece birtakım felsefi fikirlerle bir teoriye karşı isyana teşvik eylemeyerek, onlara pek kolay anlayabilecekleri maddi bir değişiklik ve inkılap alameti gösterdiler: ''isyan ediniz'' dediler, ''bugün üzerinde amele ve esir olarak çalıştığınız bu topraklar sizin olacaktır!...'' halk, tolstoy'un felsefelerinden, marks'ın teorilerinden, gorki'nin edebiyatından ziyade, bu topraklar için ayaklandı. bu topraklara kavuştukları zaman da, inkılabı anladılar ve sevdiler.

türkiya'yı komünizmin halk kitleleri için muhakkak suretle hayırlı olan geleceğine götürmek isteyenler, bolşevizm derecesinde seri ve ateşli bir inkılap için ne rusya'daki tarzda bir doğuş ve hazırlanış, ne de böyle bir kuvvetli silah görmüyorlar.

aynı zamanda, esasen yukarı tabakadan idare edilmek lazım gelen bu hareket, yüksekten gelen mutlak bir iradenin -rusya'da bulunduğu gibi- şiddetli ve inatçı bir mukavemetine de tesadüf etmiyor. dolaysıyla rusya'da bolşevizmin kullandığı inkılap usullerini burada, yani türkiya'da tatbik etmek istemek kadar inkılapçılıktan haberdar olmayış tasavvur edilemez. bolşevizm inkılabı, bütün komünizm hareketler için bir örnek, bir model değil: pek kıymetli, pek canlı, pek muazzam bir rehberdir. bu rehberden istifade etmeyi, onun gösterdiği yollardan gitmeyi ne kadar candan arzu edersek, onun usullerini şekil itibariyle aynen taklit etmekten de, o derece sakınırız. her şeyde körü körüne taklitçilik fenadır, bilhassa inkılapçılıkta!

kaynak: kaynak yayınları, atatürk'ün bütün eserleri, cilt 10, s.45/46
Bu gerçekse Atatürk düşmanları bir ise on olacak.