bugün

başbakan recep tayyip erdoğan'ın dün düzenlenen 9. türkçe olimpiyatlarının kapanış törenine katılmasıdır.

kapanış töreni sinan erdem spor salonu'ndaydı yani geçen yıl rte'nin basketbol turnuvasında ödül verirken ıslıklandığı yerdeydi.
dün ise sanki o güne nazaran müthiş bir alkış koptu başbakana.
not: ne imiş o zaman mekanları mekan yapan içindeki topluluktur. notun içinde not: bunu dünkü topluluğu övüp geçen yılki topluluğu yermek anlamında söylemiyorum.

evet büyük alkış koptu, ne zaman rte bi şey yapacak olsa salon ayakta alkışlamaya başladı...
ardından da bi konuşma yaptı, güzel bi konuşmaydı bana sorarsanız..
dil biliminden hoş bi şekilde bahsetti. emeği geçen öğrtmenlerin alnından öptüğünü söyledi. konuşmadan bi kaç noktayı da aynen buraya yazıyorum şimdi..
''Türkçe, öfkenin, nefretin, kin ve düşmanlığın değil, hoşgörünün, sevginin, muhabbetin dilidir. Türkçe, bir sevgi medeniyetinin dünyaya açılan penceresidir''
''130 ülkenin evlatlarına, sevgili gençlere, sevgili çocuklara, Türkçe sevdalılarına, 'ülkemize, Türkiye'ye hoş geldiniz' diyorum. Güzel Türkçemize kendi seslerini, kendi nefeslerini, renklerini ve ahenklerini katan tüm öğrencilere, bizlere bu heyecanı ve coşkuyu yaşattıkları için teşekkürlerimi sunuyorum. 9 yıldır dünyanın dört bir yanından gelen dost ve kardeş ülke gençlerini dinlerken, izlerken sevindiğimiz, tebessüm ettiğimiz, kimi zaman kahkaha ile güldüğümüz kadar inanın gözyaşlarımızı da gizleyemedik. Bu gözyaşları hüznün, acının, elemin gözyaşları değil, Türkçenin yüreklerimizde bıraktığı derin teessürün, sevincin, coşkunun, heyecanın gözyaşlarıdır. Bize bizi hatırlatan, bize özümüzü, bize sözümüzü hatırlatan her bir kardeşimize ülkem, milletim adına yürekten, gönülden şükranlarımı sunuyorum.''
''Vefa eğer tanımak istiyorsanız burada, cefa eğer tanımak istiyorsanız burada. Fedakarlık, özveri, aşk ve sevda gibi kavramları adeta hayatları ve mücadeleleriyle müşahhas haline getiren, Ay Yıldızlı bayrağın ışığını en doğuya, en batıya, en kuzeye, en güneye gönüllerinde taşıyan tüm öğretmenlerimizi alınlarından öpüyorum''
''Nasıl ki hepimiz Adem ile Havva'nın ezelden gelen çocuklarıysak, dillerimiz de bir ağacın dallarıdır, yapraklarıdır, kolları, kanatlarıdır''
''Farklı lisanlar bizi birbirimizden ayıran değil, bizi buluşturan, bizi tanıştıran, bizi kaynaştıran araçlardır''
''Dilin sınırı aklın sınırıdır. Dil sustuğunda akıl ve mantık devre dışı kalır. Akla, hayallere, tefekküre hudut çizilemediği gibi dile de hudut çizilemez. işte onun için demokrasi hem Türkçedir hem Latincedir. Selam, yani barış hem Türkçedir hem Arapça, Farsça, Urduca, ibranice, Bengalce, Hintçe, Endonezce, Malaycadır. Hürriyet, Türkçe olduğu kadar Kürtçedir, Çerkezcedir. Kazakça, Tatarca, Azerice, Türkmencedir''
''Biz 'ehli dil' deriz, yani 'dil ehli, gönül ehli' deriz. Ehli dil, bir lisanın rehberliğinde buluşan insanlar kadar, gönül birliği yapmış kader ortaklarını anlatır. işte bugün bu salonda hepimiz dil ehliyiz, ehli diliz''
''Bizler, hepimiz yüzlerce yıl öteden süt gibi arı, süt gibi temiz Türkçesiyle 'Gelin tanış olalım' diyen Yunus Emre'nin takipçileriyiz. Bizler 5 kıtada konuşulan dünyanın en yaygın dillerinden birinde, Türkçede ittifak etmiş, Türkçede karar kılmış, Türkçeyle buluşmuş dost ve kardeş milletlerin fertleriyiz''
''Türkçe, kardeşliğin dilidir, Türkçe barışın dilidir, Türkçe paylaşmanın, dayanışmanın dilidir. Türkçe, öfkenin, nefretin, kin ve düşmanlığın değil, hoşgörünün, sevginin, muhabbetin dilidir. Türkçe, bir sevgi medeniyetinin dünyaya açılan penceresidir. inşallah evlerinize sağ salim döndüğünüzde anne ve babalarınıza, kardeşlerinize, dost, arkadaş ve akrabalarınıza hem Türkçeyle hem kendi dilinizle bizim selamlarımızı iletin. Asya'nın, Avrupa'nın, Afrika'nın yanı başında Türkiye'nin tüm dünya insanları için bir barış adası olduğunu, bir hoşgörü yurdu olduğunu ulaşabildiğiniz herkese anlatın. Bu ülkenin kapılarının dostluk, kardeşlik, barış ve dayanışma için ardına kadar açık olduğunu ülkelerinizdeki herkese gösterin. Değil mi ki aynı dili konuşuyoruz, demek ki hepimiz gönlümüzden, yüreğimizden konuşuyoruz. Gürcistanlı kızımızı dinlerken işte orada ben tabandan tavana yükseldim. Akif'i bu kadar güzel dile getirebilirdi. Öyleyse biz hepimiz aynı ufka bakıyor, aynı özlemleri, aynı heyecanları, aynı hasreti paylaşıyoruz. Her birimiz barış dolu, refah dolu, özgür bir dünyanın özlemiyle yanıp tutuşuyoruz. Dilimiz, dinlerimiz, yüreklerimiz inşallah bizi o dünyaya ulaştıracaktır. Aşk üzerinde inşa ettiğimiz dilimiz, sözcükleri sevgi olan lisanımız, umuyorum ki geleceği daha aydınlık kılacaktır.''

daha sonrada kah yerinden kah sahneye çıkarak programının sonuna kadar eşlik etti.

bilinçli mi yapıldı bilmeme ama o geldikten sonra hep onun sevdiği şovlar çıktı, bana her şey seni hatırlatıyor şarkısı söylendi kazakistandan gelen bir öğrenci tarafından.
sevin ama sevmeyin rte bi ayrı canım..
cemaat propagandası için devletin tüm kademeleriyle seferber olduğu gerçeğinin gözlerönüne serilmiş halidir. cemaat yıllardır altyapısını oluşturduğu bu mevzunun en güçlü propagandasını bu yıl yapmıştır. kolejlerde yetiştirdikleri zengin çocuklarına şarkılar şiirler ezberleterek türkiye'de milli duyguları okşayıp milleti önce zırıl zırıl ağlatmak ve toplumun önde gelenlerine de tam o anlarda mikrofonu uzatmak gerçekçi duygularla yaptırılabilecek en büyük reklamdır. propaganda böyle bir şey. birileri oynar, birileri seyreder ve manipüle olur.
gayet te güzel bir olay . tüm dünyanın ilgisini çekiyor, başbakanımızda orda olsun artık. yunanistan batarken, türkiye çosuyor.
yabancı ülkedeki zengin çocuğuna türkçe şiir okutmak..
ganalı çocuklara akçabat yöresini oynatmak..
sadece bi propaganda ve reklam... (bkz: yok artık) (bkz: hep yanı kafa)
herşeyi geçtim...

rte ve sayın eşi öğretmenlere ödül vermek üzre sahneye davet edildiler.

sayın emine erdoğan erkek öğretmenlere ödül verirken tokalaşmamak için şekilden şekile girdi, rte'de bunu farketti, sırada bekleyen bayanlara emine erdoğan'ın ödül vermesi için sıra değişikliği falan yaptılar, arada öğretmenler asimetrik dizildiğinden sıra şaşıyordu. iki patlıcan, bir domates, bir et hesabı...

neyse onun da formülü bulundu ayaküstü...rte 2 ödül verdi emine hanım 1...sıranın sonuna kadar krizsiz bu şekilde devam etti derken, aradan bir erkek öğretmen çıkmaz mı emine hanım'ın önüne...
hem emine hanım, hem rte, hem sunucu, hem de şakirt öğretmen ne yapacaklarını şaşırdılar.
emine hanım bir erkek öğretmene ödül verip elini sıkamazdı herhalde...sorunun çözümü kısa sürdü...o erkek öğretmene ödül verilmedi, onlarca ödül alan öğretmenin arasında ödül almayan tek öğretmen olarak piç gibi kaldı. ne seyirciler, ne sunucu, ne de organizasyon komitesinin umrunda değildi...önemli olan emine hanım'ın bu adamın elini sıkmamasıydı. bu bir hükümet başarısıdır. istikrar sürüyor, türkiye büyüyor son tahlilde...
her şeyi geçip buna takılmak.. hep takılıyorsunuz zaten, hiç güzel bi şey demeyin siz, ne amacınız anlamadım ki.. (bkz: hoş değil mi arkadaşlar)
hemen işi şeriat falan fişmana getirmeden sorarım sana bi bayanın bayanla tokalaşma fırsatı varken neden tokalaşmasın ki?
hem de erdoğan çiftini biraz takip etseyden emine erdoğan'ın erkeklerle tokalaştığı çok rahatlıkla görecektin.
bu öğretmenlerden utanmak..
helal olsun ya..
basmışsınız siz kafada hemen etiketleri sonra ne yapsa gerici-dinci-şeriatçi-irticacı-yobaz...
kelimeler de değişmiyo haaa..