bugün

aslında entry: "yurtdışındki proje yarışmasında birinci olmuş lise öğrencisine hocasının 'boş işlerle uğraşma' demesi" olacaktı, ya 50 karakter sorunu işte.

neyse, haber şu:

http://www.cafesiyaset.co...lerle-ugrasma-karnesi.php

Haberin özeti şu:

Bir çocuk var, lise öğrencisi, ABD'de düzenlenen proje fuarına katılmış ve orada birinci olmuş. Ancak hem proje ile uğraştığından hem de Amerika'a bayağı bir zaman harcadığından dolayı derslerinden devamsızlıkla kalmış haliyle.

Haber aslında bu değil, haber şu: danışmanı olduğu öğretmen karnesindeki yorum kısmına aynen şunu yazmış: "Gelecek yıllarda sadece derslerinle ilgilenmeli, gereksiz işlerle uğraşmadan, saygılı, güvenilir, sorumluluk sahibi biri olmaya çalışmalısın" demiş.

Ben bunu niye sizinle paylaştım biliyor musunuz, ben okul zamanında, ilk, orta, lise zamanımda bu tür hocalardan çok çektim, bu zihniyette öğretmenlerin günümüzde de olması beni üzdü. iyi, anlayıışlı, köstek değil destek olan tek tük iyi hocalarımız tabii ki vardı, ama onların sayıları çok azdı, bakıyorum bugün de az.

Aramızda mutlaka öğretmenler, akademisyenler vardır, lütfen kendi üzerlerine alınmasınlar, ama ben bu zihniyette olan öğretmenlerin okulla bağlantılarının kesilmesi gereğini düşünüyorum. Bakın "işlerine son verilmeli" demiyorum, bu tür zihniyetteki eğitimciler maaşlarını yine alsınlar, çünkü ailesi vardır, bakmak zorunda oldukları hasta yakınları vardır, okuyan çocukları vs. bunların bir günahı yok sonuçta, ama evde otursunlar, o öğretmene, hocaya desinler ki: "sana yine maaşını vereceğiz, ama sen bir daha öğretmenlik yapma, bir daha okula gelme..."

inanın bundan büyük ceza olmaz, bizim kuşağın(yani 80 lerin başlarında doğanlardan bahsediyorum) çoğunun gelişimini bu tür öğretmenlein anlayışları engelledi. "Yapma", "sen anlamazsın", "sen yapamazsın", "sen ...sın", "boş işlerle uğraşıyorsunuz", "terbiyesizlik etme" daha yazarım da neyse. Bugün ülkemizde yaşadığımız terör sorunu, ekonomik sorunlar, işsizlik, hırsızlık, dolandırıcılık gibi sorunların kaynağında maalesef bu tür zihniyette olan öğretmenlerin etkisi çok maalesef.

Eğitim sistemimizde boş ve yanlış bilgiler malesef öğrenciye dikte ettiriliyor, asker gibi tek bir üniforma (önlük, takım elbise gibi) içinde tek tip düşüncede öğrenci yetiştiriliyor, öğretmenin öğrenciye hakaret etmesi ve dayak atması sıradan bir olay haline gelmiş(ki dayakçı zihniyetteki öğretmenlerin ben işten atılmalarını ve hatta hapis cezsı almalarını da isiyorum), yaratıcı düşünce , bireysel davranma, öğrenmeyi öğrenmek gibi konular hiç öğretilmiyor, yada yok denecek kadar az, zaten sınavlar yüzünden öğrenci öğrenmeye değil ezbere zorlanıyor, arada çıkan farklı öğrencilere de "boş işlerle uğraşma" diye çıkışılıyor.

Alt tarafı ilkokul, ortaokul demeyin, bunun üst tarafında üniversiteler var, temel sağlam olmayınca bugün yükseköğretim deki eğitimin de durumu ortada, üniversiteye girmesi bir dert, çıkması ayrı bir dert, iş bulması bambaşka bir dert, bu dertlrin kynağında bu tür zihniyetteki hocalar var maalesef.

Eğitim sistemimizde köklü reform şart, bu gidişatın sonu iyi değil söyleyeyim. Benim 15-20 sene evvel yaşadığım travmaya neden olan olaylar hala bugün yaşanıyorsa, eğitim sistemimiz çoktan ölmüş, cenazesini kaldıran yok...
üstün zekalı olduğu bir üniversite hastanesi tarafından onaylanmış, derste sorduğu sorular yüzünden arkadaşları tarafından dalga geçilen ve çok az öğretmeninin durumunu kabullendiği bir kardeşim var. * * * felsefe, bilim, paralel evren vs gibi şeylerle ilgileniyor kendisi ve bir derste bunlardan biriyle ilgili olarak hocasına bir soru soruyor. (7.sınıfta)

öğretmeninden aldığı cevap: dersimi bölme artık deli! tabii ki bütün sınıf gülüp, deli diye dalga geçiyor...

sen bir öğretmen olarak kendini geliştirme çabasında olmayabilirsin ama öğrencinin öğrenmesine karşı çıkamazsın.
sen sorunun cevabını bilmiyor olabilirsin ama öğrencini başka birine veya bir kaynağa yönlendirebilirsin.
senin hiç duymadığın veya anlamadığın şeyler delilik değildir, bunu bilecek kadar kendini yetiştirmelisin.
dersinin bölündüğünü düşünüyorsan, bunu kırıcı olmadan ifade edebilirsin.
kesinlikle ve kesinlikle diğer arkadaşlarının onla dalga geçmesine izin veremezsin!!!

daha söylenecek şey çok... nasıl değişecek bazı öğretmenlerin bu bakış açısı? hizmet içi eğitimleri güçlendirerek mi?
bilmiyorum ama korkuyorum.
susan, boyun eğen, ezberleyen, sorgulamayan, araştırmayan, öğrenmeyen, gelişmeyen ve kendini ifade edemeyen zihinlerin yetiştirilmesinden çok korkuyorum...