bugün

(bkz: köyde cinlere karışmak)
öncelikle bu hikayenin devamıdır...

ertesi gün evden habersizce ayrılmaya karar vermiştim.

sabah erkenden çıkıp, anayola doğru koyulmaya başladım. yolda gördüğüm araçlara el ederek otostop çekmeyi düşünüyordum. her el edişimde kornaya basıyorlardı. lan oğlum bizde ya selam verirler ya uyarırlar korna ile niye korna çalıyorlardı ki?

çok geçmeden bir tane kamyonet durdu, nereye yeğenim diye sordu klasik kamyoncu amca modeli olarak, gideceğim yeri söyledim. yakınında bırakırım diyerek atla dedi. amcada rıdvan dilmen saçı, cengiz kurtoğlu bıyığı, cemil ipekçi tangası vardı. bi dakka lan ne tangası diyordum kendi kendime. alı moruna karışmış bir tangaydı. arada vites değiştiriyordu elini içine sokup sokup. iğrenmeye başlamıştım... ummadığım anda elini burnuma doğru uzattı.

+maşşakların terledikten sonra parmak atıp koklamıyorsan bizden değilsin yeğen.
-??!

işin garibi snıff snıff diye koklamak gibi bir gaflete düşmüştüm. allah ın cezası donunda cinayet işlemiş gibiydi resmen, lanet bir koku vardı...

daha fazla dayanamayarak kaptan ben ineyim diyerek müsaade istedim. indirmedi huruspu çocuğu. panik olmuştum.

baktım feryat figan fayda etmeyecek, anladığı dilden konuşmaya başladım. gay bir abi vardı, msn adresini vereceğimi söylemiştim. hemen kabul etti ve ardından şu soruyu sordu,

+peki dötünde kıl var mı?
-açmadım ki abi nereden bileyim?!
+tamam neyse...

diyerek beni indirdi. ulan ne badireler atlattık, kamyoncunun fantezisine kurban gidicektim az daha.

indiğimde ise farkettiğim bir konu vardı, bindiğim yerde tur atmış huruspu çocuğu, aynı yerde indirmişti... dolap beygiri çıktı pezevenk...