bugün

akreple kurbağanın öyküsüdür.

nil kıyısında bir akrep yanındaki kurbağaya rica eder:

- sayın kurbağa , karşıya geçmek istiyorum ama yüzme bilmiyorum, lütfen beni sırtına al ve karşı kıyıya gidelim.
+ sen akrepsin, beni ırmağın ortasında sokarsın
- ayy deli misin ayol? seni sokarsam ikimiz de ölürüz, salak mıyım ben.
+ hmm hadi acıdım.. çık sırtıma karşıya geçelim.

nil ırmağının ortasında akrep sırtına çıktığı kurbağaya zehirli iğnesini batırıverir.

- adi akrep, niye soktun beni? bak ikimiz de ölüyoruz...
+ hehehe burası ortadoğu yavrum.
yıllardır herkesin dualarında muhakkak değindiği ama içten içe "nah olur" dediğimiz barış senaryosu.
yeralti kaynaklari bittigi zaman saglanacak baristir.
camp david müzakerelerinde oldukça yaklaşılmıştı. olmadı.
sürekli sonsuzluğa giden umudun peşinde koşmaktır.
iki ucu boklu değnekten kat kat daha karışık bir ütopyadır.
bu kıta parçasının suların altından yükselip de insanların ilk kez yaşamaya başladıkları andan beri imkansız olan bir durumdur. su, toprak, yeraltı kaynakları savaşları, bunların son kırıntısı kalıncaya değin devam edecektir.
(bkz: içindeki çocuğu öldürme).
petrol, israil ve arapların birbirlerine destek vermedikleri düşünülürse.

(bkz: hayal)
demokrasi,barış,özgürlük,kardeşçe yaşam gibi saçmalıkların yüzyıllardan bu yana sürdüğü,sonrasında dolarların zevle sayıldığı bir yavşaklık halidir.
güncel Önemli Başlıklar