bugün

genc veya kalitesiz sporculardir. aa ama sporcu sayimiz rekor kirdi. nefes alsin yeter mantigi lisansi alan sporcu zaten.
önemli olan katılmaktı demenin anlamlı olduğu nadir durumlardandır. bize ekran başında heyecanla izlettirdiniz kendilerinizi, oyunlarınızı. teşekkür ederiz.
olimpiyatlara önüne gelenin alındığını zanneden osbirci ergenin saçmalamasıdır.

kardeş önce olimpiyat barajı kavramını, daha sonra milli temsil kavramını öğren. sonra konuşalım.
eleştirilmesi değil tebrik edilmesi özenilmesi gereken sporculardır. bir sporcu için olimpiyat oyunlarında yer almak çok büyük bir hedeftir. olimpiyat barajlarını aşmak için çok önemli çalışmalar yapılır. oraya giden sporcuya spor camiasında çok büyük saygı gösterilir. derya büyükuncu'nun 6. olimpiyata katılmasına rağmen eleştirilmesi de olimpiyata katılmanın öneminin anlaşılamaması ile ilgilidir.
4 yıl sonra gaza gelip altın madalyayı zorlayabilecek sporculardır.
üstüne fırça atarlar. olimpiyatlara ülkeleri için değil, kendileri için gittikleri ayan beyan ortadadır. yeterince çalışmadıkları veya iyi konsantre olmadıkları, dolayısıyla profesyonel olamadıkları için adına başarısızlık denen kaçınılmaz sona ulaşmışlardır. ama hiç bir şey yokmuş da meyve veren ağaç taşlanıyormuş gibi algılayıp çemkirme cüretinde bulunabiliyorlar.

başarısız olan sporcuların röportajlarını izledim. halterciler son derece üzgün, "türk halkından özür dileriz" temalı konuştular genelde. tekvando, boks, güreş gibi dalların temsilcileri de aynı şekilde. basketbol ve voleybolcularımız da öyle. çünkü bu sporcular kadın-erkek farketmeksizin her türlü müsabakada madalya kazanmışlar veya üstün mücadele örneği göstermişler, yani başarılı olmuşlardır. şimdiki başarısızlık, onlar için birer kahır sebebidir. tebrik ederiz böylesini ve destekleriz. çünkü biliriz ki bir sonraki turnuvada madalya kazanacaklar.

fakat... kadınlar 4x400 bayrak yarışında yaşanan başarısızlığın ardından yapılan röportaj tam bir rezalet. diyor ki sporcumuz; onları eleştirebilmemiz için dünyada ilk 16'ya girecek bir şey yapmalıymışız. konuşma tavrı o kadar iticiydi ki, "senden gelecek hayır allah'tan gelsin" dedim. biz ilki gerçekleştirdik, aman da ilk 16'ya kaldık, yok efendim kimse bizi eleştiremez de bilmem ne. valla biz yapamayacağımız işin altına girmiyoruz; bildin mi? herkes en iyi yaptığı işi yapmalı. hadi bizi geç; yapan nasıl yapıyor? 1500 metrede nasıl yamulttu rakiplerini aslı ile gamze? bunlar hem olimpiyat vizesi almış hem final koşmuş hem de yarışı ilk 2 sırada bitirmişler; değil mi? nevin yanıt nasıl mücadele etti? herkes madalya almış gözüyle bakıyor o'na. demek ki sende sorun var, eleştirenlerde değil!

Önceki entrylerimden birinde, başarısızlığı tamamen yetersiz ve kötü çalışma şartlarına bağlamıştım. sporculara imkan verilmiyor demiştim. ama yanılmışım.
başarısızlığın ardından eleştiriye bu kadar kapalı, kendini beğenmiş ve ukala tavırlarla hareket edip, bir de üstüne haddini bilmeyen sporcularla bir arpa boyu yol katedemeyiz. salonda iyiyiz, başarıyı yakalarız. ancak atletizm dalları için boşuna umutlanmasın kimse. elimizde 1500 metrede ve 100 metre engellide yarışan üç tane altın gibi kızımız var, onlar da olsa olsa birer madalya daha alır; hepsi bu.

not: biraz geç oldu ama içimi dökesim vardı sözlük.
Olimpiyatlara için hazırlanırken ülkelerinden destek mi görüyorlar ki ülkeleri için yarışacaklar, kendileri için ancak bu kadarını yapabilen sporculardır. olimpiyata giderken cebine altın koymak değildir destek, çalışma alanları, olimpiyat köyleri gibi spor alanları hazırlayıp daha amatörken oralarda yetişmeye başlıyacak ve hazırlanacak ki, devlet bize bu konuda o kadar yardımcı oldu bizde madalya ile karşılığını verelim diyecek ve kendini psikolojik olarakta hazırlayacak, yoksa ancak katılmakta güzeldirden öteye gidemeyiz.

Burada sporcuları eleştirmeye de hakkımız yok madalya sayısı olarak sınıftada kalsak izlediğimiz en zevkli enazından benim olimpiyatlardı, hemen her gün bir sporcumuzun yarışması, heyecanlı bekleyiş güzeldi, hepsinin yüreğine sağlık ama evet bu şartlar altında bu kadar.