bugün

özledim dersin, nerde kaldın be mutluluk gel dersin, 'peşine o en sevdiğim şeyi kat da gel' dersin.. bi kafa da çıkar: 'lan sus, var senin bir sürü dersin' diyiverir.. böyle anlarda karışırsın işte. bi kendine gider aklın, bi o'na. bi sorumluluğa, bazen aileye, genelde fiziksel ihtiyaçlara, nadiren de küçük oyunlarına. en son dışarda bulursun kendini.. evet evet doğru anladın, kendinin dışarısında bulursun kendini..

hani o çok meşhur kendine geliş'ler var ya, işte tam bu noktada başlar.. bakarsın, ulan ben ne yapıyorum be, ne yapıyorum ya? dersin. çözebilirsen, rahatsın. iyisin. çakırsın. yiğitsin. kendine gelirsin. bi daha kaybolmiycam falan da dersin ha. ta ki 'bir daha kaybolmayacağım bu sefer son' diyene kadar bir daha kaybolursun, bir daha kendine gelirsin..

neler yaptığını çoktan unutmuş olsan da, hala kötü şeyler yaptığını çok iyi bilirsin. kendine gelsen de, anı dediğimiz o anasının anı şeylerden bi türlü gidemezsin işte.. orda o yara kanayıp durur. hani sırtında kaşınan ama kolunun yetişmediği yer var ya, hani ulaşmak için kolların kopar sırtların ağrır, işte öyle kaşınır öyle kanar, ama bi türlü geçmez, dinmez. en sonunda söver kurtulursun. söversin, şöyle okkalı bi söversin. kendine. belki o'na. belki kadere, aslında çoğu zaman kadere. çünkü toz konduramazsın o dünyanın en safına.. toz bulutlarında olduğunu bilirsin, onsuz çamurda olduğunu da bilirsin, ama ne ona ne de kendine toz konduramazsın..

işte kendine gelişin de burda biter, toz konduramadığın yerde.. ikinci geliş ne zaman olacak dersen, o tozu kondurduğunda, olanları kabullendiğinde, vazgeçtiğinde olacak..
bi yandan eski sevgilimin, -hala sevdiğimin- arkadaşıyla mesajlaşırken bi yandan dilime gelenler.. vazgeçişten konuşuyoruz. o gereklilikten dem vuruyor, hayatına devam etmelisin diyerek deme su katıyor. bense acılığından bahsediyorum. bayatlamış sevda daha bi sert diyorum..
anılar.. şizofren sevdalar. gerçek hayat dururken bir hayalin, bir silüetin peşinden koşup giden zavallı ayaklar. ve ona uymaya çalışan, mahvolmaya yüz tutmuş bir hayat..

hayat mücadelesi denen şey de tam bir zırva.. böyle sevenlerin hayatlarıdır asıl mücadeleyi veren. sen yitip gitme diye uğraşıp dururlar çevrrendeki iyilik bekçileri. sense onlara 'iyilik bekçisi misiniz lan!' dersin... sonra ne mi olur?

bir gün, pişmanlığa eriştiğğin bir gün, anasının anı be diye söversin. bi çizgi çekip önüne bakarsın. gözün arkada kalmasın.
güncel Önemli Başlıklar