bugün

hayal kırıklığım olmuşlardır.

çocukluğum boyunca, hatta yeni yetme bir gençken bile camiye giden ve her zaman kesif bir hacı yağı kokusuyla gezen ak sakallı ihtiyarlara karşı bir hayranlık duyardım. herbirini hikmetli birer derviş gibi görür, saygıda kusur etmezdim.

neden sonra ben büyüdükçe kirlenmeye başladı sanki dünya. tonton dedeler tuhaflaşmaya başladılar. yıllar geçtikçe biri müşterisini hiç düşünmeden kazıklayan bir esnafa dönüşüyordu, diğeri ise işçilerini alabildiğine ezen zalim bir patrona. hele bir diğeri kızı yaşında bayanlara çapkın bakışlar atan kart bir zamparaya dönüşüyordu.

nur yüzlü dedelerim birer birer gidiyordu ellerimden. hayal kırıklığım büyüyordu. dedelerimi şeytan alıp götürdü ve hepsini de sattı. hem de çok ucuz fiyatlarla.

ve şimdi elimde sımsıkı tutuyorum dedemin hayalini. öldüğü gün bütün mahalleye dondurma ısmarlayan o adamı. ölümüyle kumkapı'nın gayrımüslümlerini dahi yasa boğan adamı. mis gibi kokan sakalını saklıyorum ve masmavi gözlerini. ütopyamı ayakta tutmak için.
(bkz: ay dede)
(bkz: ömer baba)
samanyolu tv ve kanal 7 de bol bol görünen dedeler. ellerinden gelse haberleri de bunlara sunduracaklar.