bugün

bir zamanlar ülkemizi diplomatik anlamda "monşerler" temsil ediyordu.

"monşer" tabi ki ironi burada.
bu tabiri diplomatlarımız için tayyip erdoğan kullanmıştı hatırlıyorsanız.

"türkiye'yi monşerler temsil edemez" deyip, 85 yıllık türk dış politikasını, okumayı, yazmayı zor bilen anadolu çomarlarına şikayet etmişti...

sonra bütün gücü ele geçirdi.

türkiye'yi dış politikada temsil eden monşerlerin yerine, kuranı kerimle dalga geçen egemen bağış'ı, kavakçı ailesinden merve kavakçı'yı, 15 temmuz darbe girişiminin 2 numaralı isminin abisi olan şaban dişli'yi ve daha pek çok liyakatsiz siyasetçiyi diplomat olarak atadı çeşitli ülkelere...

oysa ki türkiye cumhuriyeti, her alanda yalnız olduğu dünya arenasında layıkıyla temsil edilmeliydi.
mustafa kemal'in kurduğu türkiye cumhuriyeti bu yüzden dış politikaya, özellikle diplomatlarımıza çok önem verdi.

fethi okyar, ali fuat cebesoy, tevfik rüştü aras gibi efsane diplomatlar yarattı genç cumhuriyet.

ve bu diplomatların izinden gidenler, senelerce türkiye'yi uluslararası arenada başarıyla temsil etti.

sadece temsil etmekle kalmadı monşerler.
şehit de oldular...

gerektiğinde vatan için şehit olan, lakin buna rağmen türkiye'nin haklı tezlerini dünyaya duyuran bu monşerler sayesinde amerika hiçbir zaman 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanımadı.

ta ki düne kadar.

dün itibariyle amerika, artık türkiye'nin dış politikada tez üretemeyen, yalnız ve cıvıklaşmış bir ülke olduğunu anladı.

ve ilk iş olarak 1915 olayları için "soykırım" tabirini kullandı.
görsel

98 yıllık cumhuriyet tarihimizde bir ilk.

ve en acı kısmı da bu değil.

98 yıllık cumhuriyet tarihimizde ilk defa, bir amerikan başkanı, türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı için "aptal" ifadesini kullandı.
türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanına hakaret etti.
görsel

bugüne değin kimse türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı için bu ifadeleri kullanmadı.

mutlu musunuz?

türkiye cumhuriyeti'ni layıkıyla temsil eden diplomatları "monşer" diyerek ard arda 2 cümle kuramayan anadolu çomarlarına kurban ettiniz. ve geldiğimiz nokta işte tam olarak bu.

türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı'na "aptal" denilmesini nasıl savunacak bakalım fahrettin altun'un paralı köpekleri.

"ya aslında aptal demedi, aptal olma dedi..."

evet, ben de tam olarak bunu diyorum. aptal olmayın...