bugün

minibüse bindiğinizde (genelde bu araç minibüs olur çünkü takside değiştirir misin şu şarkıyı kardeş deme şansın var) hele de sabahları işkenceden beter türkü bile denilemiycek nitelikte arabesk-türkü tadında ve uzun zurna eşliğinde çalan şarkılardır. hele de sevgili şoför ağabeyimiz bir ses sistemi kurdurduysa sende en arka cam kenarına geçmişsen tepende sesi yüksek olmasa bile sürekli isyankar bir adamın haykırışlarını dinleyerek intihar etmek istemekle beraber mümkünatı olmadığından çok zor yolculuklara sebebiyet verir. bazense tam tersi olur güzel bir şarkı çalar (bkz: acıyor) sesi kısılmış vaziyette duymaya çalışırsınız. daha dün başıma geldi gökselden acıyor çalıyordu o kapı giderken 20 kez açılıyorsa 50 kez açıldı adam kıstıkça kıstı. küfrettim lanet ettim kaderime yandım kulaklıklarımıda bulamadım en son arkada oturan teyzelerin muhabbete kulak kabarttım meğer yaşlı kısa boylu teyzenin komşusunun oğlunun gelini evden kaçmış hem de internetten bulduğu bi oğlana ama kzıın zaten gönlü yokmuş... ordan sonra kayış koptu.
baş belası müziklerdir.
yalan mı karakız!? yalan mı sarıkız!? dondurmayııııı yalaaann mııı?!
not: eğer telaffuz istiyorsanız 'k' harflerini 'g' olarak okuyunuz.
(bkz: gelmezsen gelme).
dolmuşta belki daha sonra hiç görmeyeceğin kızlara aşık olmana neden olan bazı zamanlar bunalıma sokup dalgın dalgın düşündüren şarkılardır. allah'tan mp3'ler çıktıda gençlik telef olmaktan kurtuldu.
(bkz: pavyon müzikleri)
kaset çaların olduğu yıllar vardı bilmem bilir misiniz ?

o dönemlerde minibüs sahipleri ya da şoförleri genellikle bu tarafların, batının insanlarıydı. minibüse bindiğinizde zeki müren, emel sayın ne bileyim neşe karaböcek felan dinlerdiniz. radyo varsa polis radyosu ya da trt fm açık olurdu, güzel olurdu. ses fazla yükselmez, kafa sikmezdi.

uzun zamandır minibüse binmiyorum ama denk düşüp yolumuz minibüsle kesişince illa ki bir arabesk, illa ki bir diline aşina olmadığımız ses yankılanıyor kulaklarımızda.

çözümü kendi müzik çalarımızda buluyoruz, uzaklaşıyoruz bir süreliğine minibüsün ağır havasından.
lanetten ziyade klasikleşmiş şarkılar diyebiliriz.. dolmuşa gülerek binersiniz, somurtarak inersiniz, sanki dünya sizin üzerinize yıkılmış gibi bi ruh hali alır bedeninizi.. hele de sabah işe giderken dinlediyseniz o günün pek iç açıcı geçeceği düşünülemez..
otobüse binmeden önce şoföre göz atılması gerekliliğini ortaya çıkaran durum. önce şoföre bakılır lanet şarkı dinler imajı varsa kulaklıklar kulağa geçirilir. yok eğer bu adam güzel müzik dinler belki bach en olmadı beethoven denilebiliyorsa hoparlöre yakın yere oturulur.
bana ne yaptın deme allahsız sana taptım taptım taptım... (bkz: hakkı bulut) (bkz: anlatamadım)
http://www.youtube.com/watch?v=17EhsN3nRyU
müslüm gürses şarkıları.**
minübüste pop rock en dingin halinde müslüm orhan dinleme isteği bu nasıl bir psikoloji bir felsefe idiotloji.

(bkz: ali desidero)
(bkz: arap şükrü) gülesim geliyor her çaldığında.
son zamanlarda azalan bir alışkanlık olmuştur minibüs şöförlerinin bu tür müziklerle yolcunun kafasını zikmesi.
(bkz: melek yüzlü sahtekar) laylaylom... hopaşinanay...

sözlere geel.
CEYLAN-ŞANTAJ MONTAJ.*
etkin, bendeki bu aşkı heves mi sandın. bursa'da minibüs şoförlerinin geneli bu modda.