bugün

henri michaux'un derin ruhuna şahit olduğumuz şiiri.

birbirine tutturulmuş otuz dört mızrak bir yaratık çıkarır mı ortaya? evet, bir meidozem. acı çeken bir meidozem, kendini nereye koyacağını bilmeyen bir meidozem, artık bir meidozem olmaktan ötesini bilemeyen bir meidozem.

onlar onun "bir"liğini bozdular, dağıttılar.

ama yenilmedi daha. nice düşmana karşı kullanmakta yararlanacağı mızrakları kendi gövdesinden geçirdi ilk önce.

ama yenilmedi daha.

*

uyanır, meidozemlerin içinde tutkuları çalan saat. zamanı çabuklaşır. hızlanır dünya çevrede, ileri fırlar, ansızın belirlenmiş bir yazgıya doğru yol alıp.

irkilmelerle çalışan bıçak saldırır ve dibi çalkalayan değnek çırpınır delice.

*

düş kurmak üzere kabarcık biçimini alırlar, coşmak üzere sarmaşık biçimini alırlar.

bir duvara, kimsenin göremeyeceği bir duvara yaslanmış, uzun bir ipten yapılma yaratık durur orada. sarılır kendine.

o kadar. alın size bir meidozem kızı.

ve bekler, çökerek ağırlığıyla hafifçe, kendi üzerine bastıran boyutta hangi ip olursa olsun umursamadan.

bekler.

günler, yıllar gelip geçsin. o bekler.

*

aşırı esnekliği meidozemlerin, budur sevinçlerinin kaynağı, üzünçlerinin de.

bir arabadan düşmüş iki üç ufak denk, sallanan bir demir tel, suyu emen ve doluya yakın bir süngerle kuru ve boş biri daha, bir aynada bir buğu, fosfor ışıltılı bir iz, bakın, iyice bakın. belki bir meidozem. belki bütün meidozemler..değişik duygulara göre yerelerinden olmuş, delinmiş, şişmiş, katılaşmış olarak...

*

işte mermi gibi süzülür biri. gözün izleyemediği hızlılık.. nereye varacak? kırılıp yüz parçaya ayrılacak varınca da, kuşkusuz, ve kan içinde, yok hayır, gitmedi bile.

gitmedi o. giden ruhunun yürüyüş