bugün

çok açık ve net olarak kendini bulamamışlığın ürünüdür. hatta ve hatta dediğimiz gibi takılmaktadırlar sadece. takıldıkları ise bir eksikliğin cevheridir.

bakmışsın hacım maneviyat yerlerde, ayaklar altında, süründürülüyor. karşı taraf ben özgürüm biz özgürüz havalarında, her akşam eve gidip braveheart izleyip balkondan freedoooom diye bağırarak sarkınıyor. özgür dünyadayız ben inanmam diyor e buna zaten eyvallah diyorsun. arkasından "sen salaksın çünkü inanıyorsun?" diyor. "salak mısın" demek de yok hani. direk darağacını kuruyor. ama karşı taraf senin ona verdiğin düşünce özgürlüğünü maneviyatta aramayıp başka konulara yöneliyor. hakkını bundan yana kullanmak onun fikir akımına ters düşüyor çünkü. bir nevi sömürgecilik gibi birşey çıkıyor ortaya ya da haçlı seferleri gibi.oysa ki ters köşelerde "takılan" boksörler. hayırdır demeye fırsat vermeden manevi değerleri kurguluyor o çok sevdiği saygıyı bir kenara bırakarak. aslında sorsan amacını "aptal değil akıllı insanlar" fikrine dayandıracak. bundan komiği de can sağlığı ya. verilen imkanlar dahilinde salak yerine konulmak yetimiyormuş gibi bir de aşağılanıyorsunuz mesela. bitmek bilmeyen aynı teraneler geliyor ardı ardına. "üzerimde baskı var hanım koş gel" diyorsunuz yaka bağır açıyorsunuz halen karşı taraf tıkırında takılmakta oluyor. ya hu! sana imkan verdik, saygı duyduk, sabrettik de daha halen neyin peşindesin ki siyasi parti gençlik kolları edasıyla 3. sınıf entelektüel davranışları sergiliyorsun.

yetmez bizim yağız buzağımıza ama! kendi değerleriyle ters düşen herşey aşağılanır, küçümsenir, gerekirse kışkırtıcı hamleler sergilenir. e destur ulan! özgürlüklerini sıkıntılarını aynı potada erit, gidip masiva ayaklarında önce dünya düzeninden, sonra eşitsizlikten, sonra amerika 'dan ve daha sonra detaylı olarak etik görünmeyen yaşamsal olgulardan bahset. hepsini kafandaki karmaşık kumaşık omlet kıvamına getir bana yedirmeye çalış. zaman zaman maneviyatın temeli diinlerde de savunduğu değerler olsa da işin içine dini boyut damlayınca bir kova suyu içine işeyerek bulandır. yalanlardı, iftiralardı havada uçuşsun efendim. sonra kurduğu darağacını söküp odunlarla dövmeye kalk insanı.

bunca kendini kaptırmışlıktan sonra, yolunun yolcusu görüntüsünden, davadan dönmeme rollerinden sonra kalk bir de yemin et! neye istinaden? mütevelliti var mıdır? afrika 'da susuzluktan kırılan insanların adına mı yoksa amaçları belli olmayan, ellerindeki gücün ucunu bize gösterip gerisini illegal kullanan bilim dünyası hakkına mı? yoksa lenin, mao vesaire adına mı? yoksa homo habilis adına mı?

bilemiyorum! sülün osman geliyor aklıma sürekli.