bugün
- sudekiray15
- anın görüntüsü30
- sari renkli seker15
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı15
- sabah başlayan baş ağrısı8
- victor osimhen9
- jose mourinho21
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko24
- bimde çalışanda akıl var mı17
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı31
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı11
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı13
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
Bilkent üniversitesinde hocadır.
16. Altın Portakal Şiir Ödülü'nün sahibi şairimiz.
metin göktepe'nin ardından yazdığı şiirle insanı ağlatan zalım şair.
ben gülümseyerek yaşadım dünyayı
gülümseyerek ölüyorum her gün sizlerle
baştan kendime basit bir yüz yakıştırmıştım
rüzgarıyla haşır neşir çıplak bir tepe
ve bir gök olsun istedim yüzümde, mavi, bulutsuz
metin olmaktan başka şansı var mıydı yoksulların
ben oldum işte, oldum ve öldüm
sorduğum tek soru vardı kendime
(öbürleri herkese ilişkindi)
şimdi gitsem benden ne kalır geriye
kaldı işte, ahtım kaldı dünyada
yaralı bir alın
gülümserken unuttuğum dudaklarım
ve yurdumu dolaşan kanım kaldı sizlere
kanım yer yere bulaşıyor
aşçının kepçesine, marangozun rendesine
silahın namlusuna, kalemin mürekkebine
yargıcın cübbesine, aşıkların neşesenie
çocukların oyununa karışıyor
dağılıyor, çoğalıyor, yalıyor sokakları
habere çıkardım, dünyanın yaradılışını görmeye
alevlerin kurşunların arasından sekerdim
ağaca bakar yaprak olurdum, köpeğe, göğe, serçelere
yaprağa bakar yaprak olurdum, tırtıla, kuşa, yaşlı teyzelere
umutsuzlara bakar iç çekerdim, hallaçlara, sütçülere, çerçilere
bütün otobüsler giderdi benle, istanbul-hafik, istanbul-refahiye
ev içlerine bakar ağlardım, buğday demetlerine, duvardaki aliye
cemlere, kahvelere, meydanlara bakardım
herkes gibi çopur yüzlüydü hayat
ama kibirliydi yoksullar, kibirli ve atak
sözcükler hırçınlaştıkça dilsiz ve bataktılar
böyle bir dünya dermiştim kendime
hakikat gizlenmişti buralarda bir yere
ne ölümler gördüm de yaşamak hırsızlık gibi geldi bana
bulmalı derim, bulmalı ölümün erken dilini
o da oldu. gördüm celladımın gözlerini ve gülümsedim
hepimize benziyordu, şaşırdım ve güldüm
bir duvar dibiydi sanırım, ıssızdım ve soğuktu gece
bir şey öğrendim ki söylemeliyim
hayat hepimizden daha geniş
ölüm her ömürden daha uzun sürermiş
dağları düşündüm, sokakları, ev içlerini
herşey olduğu gibiymiş, basit ve korkunç
dil susunca kan konuşur, kan konuşurmuş
kanım yurdumu dolaştıkça öğrendim.
ben gülümseyerek yaşadım dünyayı
gülümseyerek ölüyorum her gün sizlerle
baştan kendime basit bir yüz yakıştırmıştım
rüzgarıyla haşır neşir çıplak bir tepe
ve bir gök olsun istedim yüzümde, mavi, bulutsuz
metin olmaktan başka şansı var mıydı yoksulların
ben oldum işte, oldum ve öldüm
sorduğum tek soru vardı kendime
(öbürleri herkese ilişkindi)
şimdi gitsem benden ne kalır geriye
kaldı işte, ahtım kaldı dünyada
yaralı bir alın
gülümserken unuttuğum dudaklarım
ve yurdumu dolaşan kanım kaldı sizlere
kanım yer yere bulaşıyor
aşçının kepçesine, marangozun rendesine
silahın namlusuna, kalemin mürekkebine
yargıcın cübbesine, aşıkların neşesenie
çocukların oyununa karışıyor
dağılıyor, çoğalıyor, yalıyor sokakları
habere çıkardım, dünyanın yaradılışını görmeye
alevlerin kurşunların arasından sekerdim
ağaca bakar yaprak olurdum, köpeğe, göğe, serçelere
yaprağa bakar yaprak olurdum, tırtıla, kuşa, yaşlı teyzelere
umutsuzlara bakar iç çekerdim, hallaçlara, sütçülere, çerçilere
bütün otobüsler giderdi benle, istanbul-hafik, istanbul-refahiye
ev içlerine bakar ağlardım, buğday demetlerine, duvardaki aliye
cemlere, kahvelere, meydanlara bakardım
herkes gibi çopur yüzlüydü hayat
ama kibirliydi yoksullar, kibirli ve atak
sözcükler hırçınlaştıkça dilsiz ve bataktılar
böyle bir dünya dermiştim kendime
hakikat gizlenmişti buralarda bir yere
ne ölümler gördüm de yaşamak hırsızlık gibi geldi bana
bulmalı derim, bulmalı ölümün erken dilini
o da oldu. gördüm celladımın gözlerini ve gülümsedim
hepimize benziyordu, şaşırdım ve güldüm
bir duvar dibiydi sanırım, ıssızdım ve soğuktu gece
bir şey öğrendim ki söylemeliyim
hayat hepimizden daha geniş
ölüm her ömürden daha uzun sürermiş
dağları düşündüm, sokakları, ev içlerini
herşey olduğu gibiymiş, basit ve korkunç
dil susunca kan konuşur, kan konuşurmuş
kanım yurdumu dolaştıkça öğrendim.
atları seversin demek
anması bile sevinç atları
gökten ineni, sudan çıkanı
göğe ağanı, suya döneni
burak'ı, düldül'ü, bozat'ı
melezi, safkanı
seversin demek
doru, demirîkır, al
üstü çukur bal gözde
o derin şehlayı
deli bakış, gülen ayva
sakarı, sekiliyi, yılkıyı
kişneyişi hele!
o dudak gökte kahkaha
hızır'ın döküp şarabı sütgölü'ne,
yakaladığı zil sarhoşlukta
o tay kalmış ruhları
seversin demek
ucu çiy çiy ıslak burun
tok nefes, diri sıcak, nemli döş
süt köpük, eflatun dil, arı diş
yokuşta uzayan
inişte kazalan o boyun
çiftleşirken şuh eda
ince belde yayla gönül sırt
benim seni dinleyişim
gibi o baş sallayış
ağızda köpük uçup giderken
kuyruğundan okunur
yelenin rüzgârla konuştuğu
ova ruh, yakın temas, uzak yolcu
tek toynaklı kozmik kader
o büyük çarkın burktuğu dirim
yüzü kahırsız keder
dört ayağın buluştuğu o dört nal
az önce kalbimden geçip
giden tufan
ağlatır mı seni de
bir kırat, bir de rozinant
sanki sen gördün
yeryüzünü gezen atlı'yı
anması bile sevinç atları
gökten ineni, sudan çıkanı
göğe ağanı, suya döneni
burak'ı, düldül'ü, bozat'ı
melezi, safkanı
seversin demek
doru, demirîkır, al
üstü çukur bal gözde
o derin şehlayı
deli bakış, gülen ayva
sakarı, sekiliyi, yılkıyı
kişneyişi hele!
o dudak gökte kahkaha
hızır'ın döküp şarabı sütgölü'ne,
yakaladığı zil sarhoşlukta
o tay kalmış ruhları
seversin demek
ucu çiy çiy ıslak burun
tok nefes, diri sıcak, nemli döş
süt köpük, eflatun dil, arı diş
yokuşta uzayan
inişte kazalan o boyun
çiftleşirken şuh eda
ince belde yayla gönül sırt
benim seni dinleyişim
gibi o baş sallayış
ağızda köpük uçup giderken
kuyruğundan okunur
yelenin rüzgârla konuştuğu
ova ruh, yakın temas, uzak yolcu
tek toynaklı kozmik kader
o büyük çarkın burktuğu dirim
yüzü kahırsız keder
dört ayağın buluştuğu o dört nal
az önce kalbimden geçip
giden tufan
ağlatır mı seni de
bir kırat, bir de rozinant
sanki sen gördün
yeryüzünü gezen atlı'yı
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar