bugün

Kucukken lunaparkta atlı karıncaya binmis ve dusmus olabilir.
yaklaşık, 9 ya da 10 yaşındayım. ilk kez oturduğumuz yere lunapark geldi. hepimizde heyecan böyle akşam ailecek taoplaştık lunapark'a gidiyoruz. benim kuzenim, daha doğrusu kuzenlerim, biri benden 1 yaş küçük, diğeri de 3 yaş büyük. büyük olanla beraber atlı karıncaya bincez. neyse geldik makinenin başına böyle atlar var, değişik arabalar var falan. kuzenim arabaya bindi, büyük olan da arabaya bindi ben saf, at'a bindim. sonra bu şey dönmeye başladı, o dönerken benim de başım dönüyo ama nasıl. bi süre sonra benim başım artık iyice dönmeye başladı, allah'ım sanırım ölcem dedim kendi kendime, düşünüyorum daha pamuk şeker yicektik nasıl ya diyorum.
sonra bir karanlık.
bi kalktım, düşmüşüm.
asla yıkamadığım tabularımdan biridir. çok korkarım.
o lunapark aslında adındaki o masumiyetle çağırır insanı, o korkan insanı da çağırır ama o insanın korkusu endişesi boşa değildir bazen, o aletlerden düşenler yaralananlardan haberdardır bir yerde. yine de zamanla aşabilir bu korkuyu. korkunun kendisi de aşılması da doğaldır.
aletlerin doğru düzgün denetlendiğinden emin olamamasından mütevellit olarak duyduğu güvensizlik dolayısıyla,
aletlere binmeye çekinen kişilerin çoğunluğu oluşturduğu insanlardır.
yaşlı nineler ve teyzelerdir.
ya da değildir. gençlerden çok bunlar oluyor genelde.