bugün

Toplumun en dip sınıfı, işçinin ve köylünün bile altı demek... Marx'ın mesai arkadaşı Engels'in bulduğu bir deyim, doğru ve tam yazılışıyla 'lumpenproletariat'... Proletaryanın da en aşağısı anlamına geliyor. 'Lumpen' Almanca bir kelime. Doğru okunuşu da 'lumpın', yani 'ı' sesiyle söylenecek.

Türkiye'de kendini 'yukarıda' kabul eden bazı basın dallamaları bu kelimeyi 'lümpen' şeklinde, 'ü' sesiyle okumakta ve yazmakta ısrar ediyorlar.

Lumpen sınıfı, köksüz, eğitimsiz, işsiz, parasız, kafasız, ahlaksız, her an suça eğilimli, patlamaya hazır, tehlikeli kesim.

Toplumun tekne kazıntısı. Kazan dibi. Uyuşturucu satıcıları, kadın satıcıları, kapkaççılar, ayakçılar... Kara kalabalıklar...

Türkiye'de epey yaygın ve kalabalık bu sınıf.

Ne köylü kalmış ne şehirli olabilmiş gecekondu kitlesi, işte bu.

Çoğunluğu ele geçirince de kendi köksüz ve yoz kültürünü, kültür olmayan bir basitlik ve zevksizlik paçavrasını topluma sıvıyor. Örneğin, ne batı müziği ne de doğu müziği olan 'arabesk' gibi...

Okuryazar geçinen çoğu kişi de, kimi para kazanmak için, kimi beyinsizlikten, bu kültüre hizmet veriyor: Televizyonların aşağılık yarışma ve eğlence programları, soytarılıklarla katledilmiş haber bültenleri, en bayağı filmler, vesaire... Bazı ahmaklar da bunlara göz kırpmayı 'halka inmek' falan sanıyorlar.

Lumpen kitlesi ayaklanma eğilimi içinde.

Bazı 'ulusalcılar' da bunu kullanma gayretindeler.

(Komünistler nihayet akıllandılar, 'bunlarla devrim yapmaya çalışma' enayiliğinden nihayet vazgeçtiler. Belki bizim sert eleştirilerimizin de küçük bir payı olmuştur. Gecekondunun gerçek yüzünü gördüler.)

Kullanılmadığı, yani yönlendirilmediği zaman bu ayaklanma kendini 'vandalizm' şeklinde gösterir. Tabii bunlar, Roma impatorluğu'nun yıkılış sürecinde 'sanat eserlerini tahrip eden' Vandal kavmi gibi yapamayacaklarından, 'servet göstergesi' kabul ettikleri şeylere saldırırlar: Dükkan yağmalama, araba devirme ve ateşe verme, cam çerçeve indirme, vesaire... Cinsel açlığı da katarsanız, 'kadına kıza saldırma' boyutunu da unutmayınız.

Bazı yarı-aydınların 'sosyal patlama' dedikleri...

Zenginler de en çok bundan korkarlar.

Ya da bu barbarlık, yönlendirilir.

Örneğin 'bölücüler bayrağımızı yaktılar' ya da 'vatan hainleri bildiri dağıtıyorlar, hadi gidin onları gebertin' şeklinde 'gaz verilir' kendilerine. Bizim gençliğimizde, altmışlı yıllarda da, henüz bu kadar geniş olmayan lumpen kitlesi 'Allahsız komünistler camiye bomba koydular' şeklinde kışkırtılırdı ve buna inanacak dangalak mutlaka çıkardı.

Bu, 'amatör' yönlendirmedir. Ortalığı bunlarla karıştırır, iktidar gelir, sonra ezersin.

'Profesyonel' yönlendirme de bu hayvancıklara üniforma benzeri birşeyler giydirip ceplerine para koymakla, ellerine de silah vermekle olur. En hırtlarını 'Sturmabteilung' olarak ayırır, boylu poslu ve ağzı burnu düzgünce olanlarını 'Schutzstaffeln' yaparsın, ortaya SA ve SS birlikleri çıkar.

Bir zamanlar Türkiye'de buna benzer birşeyler de uygulanmıştı... Etkili olmadı da diyemeyiz.

Zenginler, lumpen ayaklanmasının 'bu ikinci şeklinden' korkmazlar.

Haaa, üçüncü bir yol da 'demokratik kandırma' yoludur, miting meydanında karı oynatıp pilav üstü döner dağıtarak oy toplama yolu ki, her zaman istenilen sonucu vermeyebilir, yeterli olmayabilir.

Avrupa Birliği'ne girmemek için siz şimdi hangi yolu deneyeceksiniz?

Bu sürüyü, 'tuvalet kağıdı gibi' kullandıktan sonra atmak yoluna mı gideceksiniz, vurucu güç niyetine ileride de tutacak mısınız?

engin ardıç