bugün

ilginç kokulu, ilginç tatlı bir çay çeşidi. entel kesimin içtiği çay olarak da nam yapmıştır. öyle her yerde bulunmaz. bunu içenler illa ki bir yerlerde içtiklerinden bahsederler yoksa anlamı kalmaz.
içenlerinin hepsi müdavimiyken, deneyip de ''öehh bu ne beaa'' diyenlerin sayısı müdavimlerinden çok olmayı başararak matematiksel bir çıkmaz yaratmıştır. halbuki olay ''lapsang souchong içtim beğenmedim hatta bok gibi'' diyememektir ki bu da entel duruşa zarar gelmemesi isteğinden kaynaklanmaktadır sanıyorum. çünkü aklı başında bir insan bunu içmez.
içi görünmeyen bir kupaya rize çayı doldurup, bu şahıslara verseniz çok daha memnun olurlar ama rize çayında yoktur ya o gizem, içmezler. afiyet olsun.
buyuk bir merakla alip, eve geldigimde, paketi acip icinden bir cay torbasi cikarip kokladigimdaki ilk izlenimim su oldu, "sobasi tutemis bir evin perdesi gibi kokuyor lan bu cay torbasi, bunun icine su koysan seker koysan ne olur ki"

netekim kaynamis suyu uzerine boca edip, uygun miktarda sekeri ekledikten sonra, bardaktan cikan buhari yeniden kokladim, bardaktan buhar degil duman cikiyor resmen dedim. acikcasi ilk izlenim bok gibi. icince iciliyor. miden kaldirirsa deniz suyu da icersin. neyse.

kaldi 49 torba, darjeeling ve earl grey, lady grey lerle donusumlu olarak icip gozlemlerimi aktarmayi surdurecegim efenim. sanat camiasinda, is ve politika dunyasinda buyuk sukse yaratmis bu cayin esrarini sozlugum adina cozmeyi vazife bildim. pesini birakmayacagim. *