bugün

lafı esirgemeyen insan, bir sıkıntı ile karşılaştığında bunu dile getirmekten çekinmeyen insandır.

güzel, iyi, rahatla, söyle, oh...
at içindekileri kurtul, nereye gittiğine bakmadan...
sana sıkıntı yapana şeyleri söyle kurtul...
yeri geldiğinde lafı gediğine sok...
ee ne de olsa karşındaki taştan yapılmış...
hatta tepki vermiyorsa tekrar söyle...
uzat konuyu...
tekrar tekrar söyle...
ee ne de olsa karşındaki taştan yapılmış...
bazen söylediğinin hatalı olduğunu anla yumuşak davran ardından bir düre geçince giydir tekrar lafını...
ee ne de olsa karşındaki taştan yapılmış...
bak o kadar söylüyorsun bir şey yapmıyor...
kesin uyuzun tekidir...
hakettiği ne?
tekrar lafını esirgememek, tekrar giydirmek...
doğru ya senin sorun ettiğin şeyi sorun etmiyor...
seni iplemiyordur kesin...
hakediyordur...
lafı esirgememek lazım değil mi?
dönüp dolaşıp aynı konuya gelmek lazım...
takıntı yapmak lazım...
tekrar tekrar söylemek lazım...
ee ne de olsa karşındaki taştan yapılmış...
yarın yumuşak davranırsın her şey çözülür değil mi?
evet evet lafı esirgememek lazım...
zaten onun duyguları olsaydı değişirdi değil mi?
değiştirmek için sürekli sürekli söylemek gerekir...
aslında değişmeyeceğini biliyoruz ama en azından rahatlamak için aynı şeyi tekrar tekrar söylemek gerekir değil mi?
en azından biz rahatlamış oluruz...
o da ne hali varsa görsün değil mi?
içimize atmanın ne alemi var...
söyleyelim kurtulalım...
hem bak o hiç şikayet etmiyor...
neden?
çünkü ben mükemmelim...
kendine dert edinebileceği hiç bir şey yok ki...
bir eli yağda bir eli balda...
ama ben?
ben onun için ne fedakarlıklar yaptım...
ama o...
fedakarlık bile yapmıyordur...
ay sıkıntı geldi...
dur arayıp tekrar söyleyeyim...
ee ne de olsa karşındaki taştan yapılmış...