bugün

bir erkek için kendine güvensizlik sebebidir.

bir erkek bebe düşünün ki her gün sınıfındaki kızlar tarafından taşşak oğlanı haline getiriliyor. o bebenin hali nice olur? ben söyleyeyim. en kısa zamanda gerekli desteği almazsa o bebeden hayır beklenmez. biliyorum arkadaş. ama kendimden değil.

ilkokul zamanlarımdayım. ikinci veya üçüncü sınıf. yeni yıl gelmiş, herkeste bir heyecan. ordan doğuştan organizatör bir piç hemen devreye giriyor: "hadi kura çekelim, herkes birbirine hediye alsın."

yok ya! hep sinir olmuşumdur böyle insanlara. milli bayramlarda sınıfı boyama fikri olsun, bir öğrenciye sınıfta doğum günü partisi düzenlemek olsun, öğretmenler gününde tüm sınıf birleşip bir bileziğe girmek olsun bütün bu tarz fikirler bu hıyardan çıkar. büyük ihtimalle annesi sınıf annesidir.

sonra herkes gaza gelir. bu kura çekip hediye alma fikrine balıklama atlarlar. ne bok olacaksa! herkes çeker kurasını. ben de çekerim. bana sınıftan bir tane kız gelir. sınıfta güzel denilebilecek kızlardan biri. "tamam" derim, götün götün giderim yerime.

bir de bu sınıfta kura çekme olaylarında bazı salaklar kurayı çekip kim çıktıysa mal gibi o kişinin suratına bakarlar. ben de bir keresinde o salaklar kadrosuna dahil olmuştum. sonra tekrar kura çekmiştim.

gel zaman git zaman, hediye günü gelir. artık dananın kuyruğunun kopma vakti gelmiştir. yoklama sırasına göre herkes tek tek çıkar hediyesini verir. bir de bazı doğuştan istihbaratçı piçler kimin kime çıktığını ve kimin kime ne alacağını ışık hızıyla yaymışlardır. sonra "aa bana mı aldın?!" tarzında sahte sevinçler birbirini kovalar.

sıra bana gelmiştir. allah'ım bu ne heyecan. sınıfın ortasındayım. kime hediye aldığımı söylüyorum. içimdeki heyecan denizi her tarafıma yayılıyor. yüzüme biraz kırmızılık, sesimeyse hafif bir çatlama katıyor.

kız bana doğru yaklaşıyor. her adımında küçük bedenim biraz daha titriyor. belli etmemeye çalışıyorum. elimdeki hediyeye heyecanımı aktarmaya çalışıyorum. ama ne heyecan. hediyeye aktarsam sanki hediye orta yerinden ikiye bölünecek.

sonra kız yanıma geliyor. hediyeyi veriyorum. karşılıklı teşekkürleşmeler. kız bana teşekkür ediyor, ben de kıza teşekkür ediyorum. gerçekten mallık.

tabii ben de hediye alıyorum. bir erkekten alıyorum hediyeyi. pek ilgi çekici gelmiyor.

sonra yeme içme faslı falan. en sonunda zil çalıyor. sınıf öğretmeni bütün yiyecek içecekleri ganimetmişçesine toplayıp öğretmenler odasına götürüyor. bilirsiniz sınıfa gelen bütün yiyecek içecekler kendilerini en kısa zamanda öğretmenler odasında bulurlar.

teneffüste hediye verdiğim kız yanıma geliyor. diyor ki: "çok teşekkür ederim, baktıkça seni hatırlayacağım." önemli değil diyorum. güle güle kullan.

sonra yerime oturuyorum. kıza verdiğim hediyenin oyuncak bir ayı olduğu aklıma geliyor. kızın ayıya baktıkça beni hatırlayacağını söylemesi aklıma geliyor. çok şaşırıyorum. oturuyorum öylece. "aha da ayar" diyorum. buymuş meğersem.

sonra şişman olmadığım geliyor aklıma. aksine zayıf ve uzundum. demek ki bana ayı demesinin sebebi şişmanlık değilmiş. sınıftaki ayı lakaplı arkadaşa bakıyorum. iki arkadaşa eziyet etmekle meşguldü. dövüyordu onları.

yok, ben bu olamam diyorum. hayır, ben bu değildim. o da şişman insanlara ayı diyecek kadar kalitesiz bir kız değildi zaten. şişman değildim, davranışlarımda da ayılık yoktu.

kızın istemsizce bir laf ettiğini anlıyorum.

işte böyle dostlar. bitti mi? hayır daha bitmedi.

ilkokul zamanlarım. yine organizatör piçler bir boka parti hazırlamış. ilkokulda parti olur da hediye almamak olur mu? olmaz tabii. sonra istihbaratçı piçler de boş durmamış. herkese söylemiş kimin ne alacağını.

hediye günü gelmiş. ben yine bir kıza hediye alacağım. sonra, bu hediyeyi veriyorum kıza. önceden tecrübeliyim artık. fazla heyecanlanmıyorum. ama biraz fazla rahat oluyorum.

kıza hediyeyi verdikten sonra öpmek istiyorum. kıza yanağımı uzatıyorum. kız geri çekiliyor. "noluyo a.q?!" dercesine. birkaç saniye sonra insafa geliyor o da uzatıyor yanağını. yanak yanağa öpüştüğümüz halde hiç "culup culup" diye ses çıkarmıyoruz.

kız birkaç saniye daha yanağını uzatmamış olsaydı rezil olacaktım. bu sefer de davranışlarla ayar yiyecektim. ama bu hediye verme faslı ayarsız geçti. sonra danslar falan. en son baktığımda sınıf öğretmeni yiyecekleri içecekleri bir bohçaya koymuş, sürükleye sürükleye öğretmenler odasına götürüyordu.