bugün

ilk buluşmada kıza Sokrates anlatan biriysen nah tavlarsın.
ne kadar çabalarsanız çabayın bazı kızlar tavlanmaz.

yapmanız gereken hoşlandığınız kişiyi görmezden gelin, o yokmuş gibi davranın, onunla karşılaştığınızda sıradan insanmış gibi sohbet edin geçin. böylelikle hep ilgiyi üzerine çeken hep ilgi görmeye alışan hatun kişi şaşıracak ve bu davranışın nedenini merak edecektir. bunu düşünürken farkından olmadan size yaklaşıp öğrenmeye çalışacaktır, öğrenmeye çalışırkende ilgisinin arttığının farkına varacaksınız.

bunda gerisi size kalmış aga.
Zor sanılan eylemler silsilesine verilen ad. Bu kadar kompleks düşünmenize hiç gerek yok beyler. Bir kadını sevin. Çok sevin. Gerçekten sevin. Sizindir.

Hayır nasıl büyütüldüysek erkekler tarafından sevilmeye hakikaten pek hevesliyiz ama genelde sevmezler.
en son üniversitedeyken, malesef yan komşumuz olan bir oğlan vardı. bu oğlanı hiç sevmezdik. öyleki, bir akşam vakti kapımızı çalıp silgi istemeye gelmişti. üstelik öyle bir tipki, resmen bizi kapıda esir almıştı. allah bir çene vermiş, resmen adamı esir tutuyor.

işte biz bu oğlanla dalga geçe duralım. bu oğlan güzel bir kızı tavlamasın mı? anlatayım hemen.

kız erkek arkadaşından yeni ayrılmıştı ve dehşet bir boşluktaydı.
bu bahsettiğim oğlanda, elinde çiçeklerle kıza süprizler yaptı, sürekli onunla konuşmaya çalıştı. yılmadı hiçbir zaman.
kızda zaten boşluktaydı ve en sonunda bunun ısrarlarına dayanamadı ve çıktılar. (bkz: çıkmak)
oğlan bu seferde kızın evine geliyor, ona sarmalar sarıyor. yemekler yapıyor.
çiçek alıyor, hediyeler alıyor.
sonra birlikte geziyorlar vs.
birde öyle yalancı bir şeyki, şu an kızın hayalleriyle oynayacak kadar yalan konuşuyor...

yalnız bu şekilde anlatıyorum ama bu oğlan tam bir baş belası. lisedeykende bir kızla birlikte olmak için binadan atlamaya çalışmış, tam bir psikopat anlayacağınız.

neyse , konuya dönelim. kızı kendine o kadar bağlamışki bu, en son kıza resmen yalan söylediği halde, kızın gözleri bildiğin kapalı. oğlanın yalan söyleyeceği ihtimalini düşünmüyor bile. işte kimsenin bakmaz dediği bu oğlan bile bir kızın gözlerini kapayacak kadar uğraşmışsa, sizlerde az çene ve holivud filmleri romantik sahnelerine abanırsanız, sizlerde yapabilirsiniz. klişe olun, süpriz yapın, zaten kız histerikli bir şeyse, hemen kapılacaktır.
yine kahvaltılar hazırlayın, erkek ve kadın rollerini gerekirse değiştirin.
gerisi gelecektir.

ben sadece burada bir erkeğin bir kızı nasıl tavladığından bahsettim. malesef bu oğlan kadar bile çapkın biri değilim. sizlerde değilseniz, ama bu yola başvurduysanız, klişe romantizm kokulu filmlerle içli dışlı olun. günümüz ikili ilişkilerinin hepsi aynı, hatta söylenilen sözler bile film repliklerinden alıntı.

mesela '' dokunma bana aykut''
'' kalbimin sol yanı'' gibi saçma sapan tabirler. herkesin ağzında dilinde. işte bu şeyler çerez gibi gidiyor.
enstrüman çalan daima bir adım öndedir.
ilişkinin ilk evresidir.

Sözlük
Bir saat sonra beğendiğim kızın önüne atlıcam iş çıkışı.
Parlak bir fikriniz varsa söyleyin lan.
Zor iştir. Tavlanmak isteyen kız tavlanabilir.
kızı 800 dereceye kadar ısıtıp aniden soğuk suya batırmakla olan tavlamadır. çelik gibi olur kız.
"Kızın kalbini kazanma" şeklinde değiştirildiğinde daha güzel ve anlamlı bir ifade olacak olan başlık.
kızlar çok bakmaz, az bakar, sende öküz gibi bakıp gözünü ayırmazsan yatar o iş.

inceden gidicen, yavaş yavaş çevredekiler hissetmeden, soru sorarak başlama, mrb, slm klişeler kullanma geriye kalanların şansı vardır.
kıza göre değişen hede.
ona kendisini değerli hissettirin. değersiz ama öyle hissetsin.

örneğin havaalanında hostese değil, yer ekibindeki kıza yazın. o ezikliği kullanırsanız akşama külottaki danteli hissedeceksiniz.
Dünya var olduğundan bu yana yaşanan hadisedir. Akıl hastası değilse tavlanamayacak kız yoktur.
her şeye duyarlı gibi yapın. ota boka her şeye. çok işe yarar. acayip prim yaparsınız.
tavlarım tavlamam ulan sana mı sorucam.
olmazsa olmazlardandır. yapılmazsa ukde kalır.
Pek zahmetli bir iştir. Ciddi bir emek, azim ister.
Gerçekten sevmediğim birisi için de bunca zahmete değmez.
Kısacası ; attığın taş, ürküttüğün kuşa değmeli.