bugün

Bugün anakronik tarih anlayışıyla özellikle seküler kesim tarafından barbarlık ve vahşet olarak adlandırılmaya çalışılan kılıç hakkı aslında dönemin şartlarına göre mağlup tarafa çok geniş hukuki imtiyazlar taşıyan bir haktır.

Şöyle ki; Haçlı seferlerinde dahi Bizans’ın yardımına Avrupa’dan gelen şovalyeler Ayasofya’ya eşi benzeri görülmemiş bir zarar verdiler. Hatıra diye ikonalardan, fresklerden parçalar kopardılar. imparator şövalyelere vadettiği parayı veremeyince şehri yağmaladılar, Bizans halkına tecavüz ettiler. Bunu düşmanı oldukları bir halka değil yardımına koştukları kendi müttefiklerine yaptılar üstelik.

Ortaçağda savaşlar kaybeden taraf için çok korkunç ve vahim sonuçlara sebep oluyordu. Bu vahşeti günümüz şartlarında hiçbir dilde tarif etmeye muvaffak olamayız. Kazanan taraf işgal ettiği toprakların kendine ait tüm kültürünü yok ediyor, savaş meydanında hayatını kaybeden askerlerden sonra kundaktaki bebeğe kadar her evdeki çocukları öldürüyor, kadınlarını en onur kırıcı şekilde aşağılıyordu.

Kılıç hakkıyla bu vahşet dönem şartlarına göre gayet “reformist” bir şekilde sınırlandırılmıştır.

istanbul’un fethinden sonra ise hristiyan halka kendi imparatorlukları zamanında dahi olmayan sosyal, siyasi ve ekonomik imtiyazlar tanınmıştır. Patrik bizzat fatih’in Elinden taç giymiş, hristiyan halka verilen ayrıcalıklar günümüzde dahi kemikleşmiş bir problem olan azınlık sorununa sebep olmuştur.

Özetle kılıç hakkını vahşet olarak nitelemek artniyetten kaynaklanmıyorsa cehaletten kaynaklanmaktadır.

Yeniçeri ocağının kaldırılması farklı bir durumdur. Tartışmaya konu istanbul’un fethi, kılıç hakkı, Ayasofya gibi konularla alakası yoktur.
güncel Önemli Başlıklar