bugün

bugünlerde televizyon izleyen herkesin farkına varacağı olgu.
bütün partilerin merak edilen en önemli görüşü, kürt sorununa olan bakışlarıdır. tv'de 7/24 kürtlerin ne istedikleri, nasıl mutlu olacakları tartışılıyor. başka sorun yok, birtek onların talepleri var. kürde eline veren, kolunu kurtaramadığı için; çıta daima yükseliyor tabii.

kk puşi giyip 'amed'de yeni chp naraları atıyor; akp'nin kürt milletvekillerinin aklını çelecek neredeyse; "acaba ciddimidir?" diye düşündüklerini tahmin ediyorum. durum rte'ninde tepkisini çekiyor haliyle. hatta bu baskı, bahçeli'yi 6 haziranda diyarbakır'a götürüyor.

inceden inceye, millete "siz acaba kürtlere yeteri kadar kız veriyormusunuz bu sorunu çözmek için ?" diye soruda soruluyor.
hatta neredeyse, rasim ozan kütahyalı çıkıp, "türk bölücübaşı şehirler" diye liste hazırlayacak; kürtlere yeterli ilgiyi göstermeyen şehirleri kara listeye alacak.

bu gidişin sonu yok aga.

yarın bunlar çıkıp, "her türk karısını 2 geceliğine bir kürt adama versin, barış olsun" derlerse şaşırmayın harbiden.
gerek talepte bulunanlar, gerekse canı sıkılanlar görüşlerini ifade etmek ve siyasi faaliyetler konusunda demokrasi çerçevesinde kaldığı sürece "demokrasinin cilvesi" olarak nitelenebilecek bir vaziyet. demokrasilerde görüşler beyan edilir, kimi gruplar aşırı denebilecek şeyler de talep edebilirler, ama bu, her talep ettiklerinin olacağı anlamına gelmez. hiçbir talep ettiklerinin olmayacağı anlamına da gelmez. önemli olan parlamenter demokrasi içinde medenice tartışarak bu konuların dile getirilmesi ve sonuca bağlanmaya çalışılmasıdır.
ekşi sözlük ve nurcu cemaat gibi birbirine tamamen zıt iki platformun, ilginç şekilde, mutabakat sağlayabildikleri bir olgudur.

kürtçülüğün aldığı boyut, komünizm gibi olmaya başladı.
(bkz: a spectre is haunting turkey - the spectre of kurdism)

varsın bize faşist desinler. kabulümüzdür. ama bilinsin ki, faşistlerin öldürdükleri toplam adam sayısı, komünistlerin öldürdükleri toplam adam sayısının belki onda biri bile değildir.