bugün

hassasiyetlerim, takıntılarım var. kısa kollu gömleği itici buluyorum mesela. arabada battaniye taşıyan adama tereddütsüz güvenirim. aldığım kitaplara asla tarih atmam, mekan yazmam. bağcıklı ayakkabı severim ama bağcıklarını çözüp bağlamadan giyip çıkarılabilenleri.

gel gelelim bu küllük mevzuu benim takıntılarımdan daha objektif.

küllük dediğin yıkanmaz aga. kül tablasını ancak boşaltırsın, dökersin falan. babafingo nasıl teknenin olmazsa olmazı, eklentisiyse küllüğün dibindeki o koyu gri kül tabakasında küllüğün canıdır. niye yıkıyoruz abi? bırakın öyle kalsın ya, kime ne zararı var.
(bkz: sadece yazarı ilgilendirecek entryler silinir)
(bkz: entry başlığın sözlük içindeki durumu ile ilgili)
(bkz: entry üstteki entrylere cevap niteliğinde)
(bkz: bakınız özelliğinin amacı dışında kullanılması)
(bkz: forum/chat tarzı entry)
yikanan kulluk zamanla tabanindaki introsinik maddenin asinmasi sonucu kul tutma ozelligini kaybedeceginden dogru olan onermedir.

kullukleri yikamadan ziyade ayda bir kuru temizlemeye gondermek gerekir , bu daha saglikli ve uzun kullanisli kullukler icin gerekdir.
küllüğe baktıkça ciğerlerin halini düşünür belki insan. ki o cansız nesne bile katranlarla kaplanır belli bir süre sonra.
dibine ıslak peçete konduğu takdirde hem küllük kirlenmez hemde koku oluşmaz kullanılması önerilir.
küllüğün bulunduğu odada havalandırma eksikse, ciddi koku yayılmasına sebep olacak hatadır. sürekli olmasa da, zaman zaman yıkanması faydalı olur. özellikle perdeler için.