bugün

görünen ilk anlamına göre doğru olmakla beraber şöyle derin bir tarafı da vardır.

nasıl idrak edildiği, yahut nasıl ifade edildiğine göre değişen hâl.
pek kolay bir şekilde argo bir tabir, “küfür” olarak isimlendirilen tanımlamalar olmadan da “küfür etkisi” verilebilir, bu his uyandırılabilir.
demek ki “küfür”de asıl odak noktası kelimenin kendisi kadar ondan daha çok olarak da “etki” biçimi; bu bakımdan, “küfürsüzlük” dediğimiz hâl illâ küfür etmemek değil, o etkiyi belki bir başka biçimde ifade etmektir. yerine göre muhatabınızın idrak seviyesi de bu durumu belirler;
mesela bir politikacı maddi açıdan felaket içindeki bir memlekette yüzünde gülücükler saçarak “hiçbir sorun olmadığı” yolunda bir açıklama yapıyorsa esasen bu insanların yüzüne karşı alenen bir küfür etme biçimi iken, umumi algı ve kuralların bunu böyle idrak etmeme üzerine kurulu olduğu bir toplum için böylesi bir karşılama görmez.

nitekim “küfür” lügatte “örtmek, gizlemek” hakikati örtmek manasına gelir ve esasen dilimizde bu manada yer ederek bugünkü hâline dönüşmüştür.