bugün

geldik o malum hikayeye...

ilkokul yılları, küfürden nefret eden bünyenin acı yakarışı.
bir saklambaç oyunu sonrası tarlasına girdiğimiz adamla yaşadığımız kovalamaca sonrası arkadaşlarla yaptığımız muhabbet;

-lan amuna koyayım ne koşturdu adam ya.
ben: küfretme yaaa...
-ya bi siktir git.
ben: küfretmesene, bak annene söylerim seni.
-ya seni bi sikerim şimdi görürsün bak.
ben: görürsün sen annene söyleyeceğim.
-tamam lan, tamam küfür etmeyeceğim...
ben:hehe hep böyle ol.
-!?

orta okul yılları, küfür duymaya alışmış bünyenin normal hali.
yukarı mahalle ile yapılan bilye turnuvasını kaybettikden sonra bir köşe başında muhabbet;
-ya amuna koyayım, adamlar nasıl oynuyor öyle. bütün misketlerimizi üttü ibneler.
ben: haaa... huu... eevet. öyle.
-ne diyorsun lan sen?
ben: aynen diyorum, ibneler çok pis oynuyor.
-ha şöyle.

lise yılları, küfürbaz olmuş bünyenin hayvani hali.
kötü geçen sınav sonrası, okulun kaldırımlarını sevişken tükürüklerle yıkarken yapılan muhabbet;

-kanka sınav nasıl geçti.
ben: o hocanın... ya amuna koyayım, ebesini sikeyim, o sorular neydi öyle, hiç bir sik yapamadım...
-hönggg... haklısın kanka.
ben: seninde nihakını sikecem bir kopya vermedin, kemcük ağazlı seni.
-ama kanka hoca...
ben: sus lan! ağzına vermeyim şimdi.
-!?

''peki ya şimdi?'' diye, aklınızdan sakın geçmesin.
''keşke'' dediğin her an, bu hayat seni küfürbazlığa sürükler!...