bugün

tanımı tam da böyledir. kuşların olur olmaz yerlere yuva yapmak istemeleri...

hayat bazen ne tuhaf... bir sabah iş yerine geldiğimde uykulu mahmur hallerimle, kan çanağı gözlerimin haline bakmak için aynalara yöneldiğimde o ilginç manzarayla karşılaştım... lavabonun olduğu kısmın kapısını açtığımda üst duvar boşluğuna yuva yapmaya çalışan güvercin pencerenin açık bırakılan üst bölümünden içeriye girmiş... panik yaptı beni görünce, pırrrr diye pencereye yöneldi birden... ürkek haliyle kaçmaya çalışırken beni de korkuttuğunun farkında değildi... beklemiyordum orada beyaz kanatlı minik misafir ben seni; ben de çok korktum senin o ürkek hallerinden... uçtu gitti sonra derken yine aynı manzara diğer bir sabah yine yine... bıkmadı usanmadı korktu kaçtı yine geldi her seferinde ...

ve bir sabah artık içeriye yavaş yavaş ağaç dalları taşımaya başladığını gördüğümde acı bir gülümseme oluştu yüzümde temizlik şirketinin yuva yapmak için topladığı dalları çöpe attığını gördüğümde.

kimbilir kaç kez uçup da gittin olmaz yerlere... kimbilir o yerlerde yuva kurmaya çalışırken, özenle seçtiğin o minik ağaç dallarını bulmak için ne mücadeleler vermiştin... bir temizlik görevlisi geldi bir gün, kurmaya çalıştığın yuvanı dağıtıp gitti minik güvercin.
kırlangıçlar gelir pencere köşelerine yuva yapar.toprak alırlar ağızlarına onu ıslatırlar tükürükleriyle, tükürürler ıslak toprağı yuvaya. böyle pütür pütür olur yuva. arı kovanının dışı gibi.
otomobil fabrikasında, sabit vinçlerin üzeri. bütün gün bir ileri bir geri, yorulmadan.