bugün

kumru. tek eşlidir bu kuş. yıllarca aynı yere yuva yapar. artık yuva yapmıyorsa bile orada barınır. tam bir sadakat kuşudur. insana belli bir bakış açısı vardır, bu bakışı gereği her zaman iyi ölçüp tartması gerekir ve emin olmadan asla hareket etmez ve insanoğluna asla minnet etmez. insanla ilişkileri oldukça mesafeli temellere dayanan bu varlığın insana yerini bildirir tarzda davranmasının yanı sıra, sadakatinin altında iyice sınamış ve sınanmış olduğu sonucundaki yargılarına olan güveni ve kararlılığı vardır. Fazla sulanırsanız öyle işin amına bile koyar. Yem verdiniz diye bi gıdı vereyim artık, yapmaz. Bir ihtiyacı olduğunda her zaman yaptığınız şeyi artık yapmıyorsanız gelir talep eder bu kuş. Talep ederken sizi asla rahatsız etmez. Davranışlarınızı ve duygularınızı iyi analiz ettiği gibi, sınırlarınızı asla ihlal etmez. Eğer yapmasını istemediğiniz bir şey için onu kovar ya da engellerseniz uzun süre onu yapmaz, o şekilde yapmaz, o taleple gelmez, uzak durur. Size sınırlarınızı bildirdiği gibi kendisi de sınırları aşmaz. Aynı şekilde tepki vermezseniz fakat yaptığı şey sizde öfke uyandırıyorsa bunu da anlar ve birdaha yapmaz.

Buğday ve pirinç yiyen bu kuş, mercimeğe burun kıvırır. Az yer yani, pek sevmez. Her sokak kuşu gibi ıslak ekmekten hoşlanır.
Kumru kuşları sadece yiyeceğe gelir: buğday vs. dışındaki herşeyden korkarlar. Şişe kapağında bir miktar su veremezsiniz onlara mesela, tanımadıkları nesnelerin yanına yaklaşamazlar. dolayısıyla yem de yemezler. Eğer istenmiyorlarsa, herhangi bir nesne onlar için korkuluk görevi görebilir.

Dişisi, erkeğinden hafifçe daha ince ve görece minyon hatlarıyla tanınır ve ayırt edilebilir. erkeğe nazaran daha minyon oluşunda nazik, centilmen, kocaman kalpli ve sevgi dolu kumru erkeğinin yemek sözkonusu olduğunda şişkin egolu bir adama dönüşmesi de rol oynuyor olabilir. Her zamanki gibi "bunlar benim için verildi, tüm bu alandaki yemler benim, sen şöyle bir kaçılıver, artık karnını da nasıl doyurursun bilmem" edası yapar dişiye her yemekte, ama yemez. Yani açlığını gidermesi gerektiğinden dişinin yemek yemesine engel olacağı zaman ve alan hiçbir zaman olmaz orada. ama yemler tek başına kendisine fazla bile geliyor olsa her sefer yeltenir bu dürzülüğe. zaten bir süre sonra karnı doyunca uçarak meydanı dişiye bırakmak zorunda kalır. Sadece eğer yem azsa ve kuşlar çok açsa, ona fazla yakın ve fazla hızlı olduğunda gagayı yiyeceğini bilir dişi kumru kuşu. (Zaman zaman onun erkekten gaga yediğini, başındaki delik yoluk izlerden anlamak acıdır, ama genelde çok nadiren olur bu.) Bu yüzdendir belki de genelde, erkekten bir adım daha ötede ve daha az, hatta daha sonra yer yemeğini. Bu tavrıyla onun genel kraliçe tavrı da uyumluluk gösterir. Her zaman erkekten bir tık daha mesafeli, hatta zaman zaman bir tık daha sallamazbir tutum gosterir. Hatta kıskanç kişiliğinden midir bilinmez, erkekten bir tık daha korkak ve panik davranarak noluyo lan olmasına sebebiyet verir ve erkekte de panik yaratır. Çoğu zaman erkeğin de uzaklaşmasını sağlar fakat erkek mesafeli davranmıyorsa bile üçüncü parti olan insana, o kendi mesafesini korur.

Erkek kumru kuşu, dişiden daha girişken ve daha cesurdur. Kuluçka dönemlerindeyse dişisinin, kuytu köşelerde bekler onu. Bu zamanlarda geceleri bazen onunla, bazen de yalnız geçirir.

Bu kuşlar günün akşam vakti zamanlarını, yanyana oturarak, tüneyerek ve etrafı seyrederek geçirirler. Gündüz koşturmasının sonunda emeklilliğe geçiş yaparlar. Kendi tüylerini gagalarıla tutup aşağudan yukarıya yaptıkları kaşınma ve temizlenme hareketini birbirlerine de yaparlar. akşamki emekli oturması geceleri aşka dönüşür. bu kuşlar yan yana, kafa kafaya, ve hatta çoğu zaman, özellikle de kışın, gagalarını birbir tüylerine gömerek uyurlar. Çoğu zaman oluşan bir kalp şeklidir iki beden üstündeki kafalara bakıldığında.
Gece erken yatar, sabah erken kalkar bu kuşlar ve sabah erken saatlerde onları ku-kuuu-kuk seslerinden tanıyabilirsiniz.

Güvercinler. kumrular gibi tek bir üniformaya sahip olmadıkları gibi bir sürü güvercin cinsi bulunur, kumrular gibi tek eşli olmadıkları gibi de bunlar aralarında melezleşirler, ortaya bir sürü alaca bulaca renkli güvercinler çıkar. Bu güvercinlerden en çok görüleni kaya güvercini ve zavraktan, bir de siyah türlerden bahsedeceğim sanırım. Bu tür periyodik inilti benzeri sesler ve gurultular çıkarır artı aynı pencere ve aynı panjur üzerinde yani tam yattığım odada cinsel ilişkide bulunmaz, bildiğin sikişirler çünkü daha kibar bir tabir bulamadım. Bunu her sabah yapmaları bildiğin canıma koydu çünkü bildiğiniz çatır çatır katır kutur sesler çıkarırlar ve bunu sabahları duyup sabahları bu kaba porno sesiyle uyanmak inanılmaz rahatsız edicidir. Cama vurulur, ya da bir şey fırlatılarak geçici süreyle uzaklaşmaları sağlanır ancak birkaç dakika sonra gene gelir kaldıkları yerden aynı yerde sevişirler. iğrenç. Evet efendim yine de son dönemde doğanın dengesine müdahale etmeyecek bir tavrı sinirlenmeden nasıl benimseyebilirim, bunu sorgulamaya çalışıyorum. Hayvanlar onlar, ve iyi ki varlar. Hali hazırda hayatta olan türlerin kıymetini bilmeliyiz ve onlara asla istenmediklerini hissettirmemeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü hayvanlar bunu derinden hisseder.

Yine de bu türün nezaketsizliğinden bahsetmeden geçemeyeceğim kumruların yemlerine en çok musallat olanlar bunlardır, ve kesinlikle git denince gitmezler.
Kumrular gibi sınırları bilmedikleri ve fakat cesur olmadıkları gibi, insandan ödleri kopar ama çabuk geri gelirler. Sayıları da çok olduğu ve bir bitmedikleri için de bazen kumruların karnını doyurmasına engel olurlar. Bu kadar çokça dadandıklarında onlara pencereden oklava gösterilip "yersiniz, haa" tehdidi yapılır. En azından birkaç defa, uzun bir süre uzaklaşana kadar yapılır bu.
Ne yapayım arkadaş, hepinizi besleyemem ki, parklarda, meydanlarda insanlar sizi besliyor zaten. Yem satan dedeler, nineler, engelli kimseler de var. Gidin oralarda bekleyin, sektörü yeniden harekete geçirin, canlandırın diyorum çoğu zaman.
Daima ishaldirler. Yiyeceklerin ortasına bolca sıçarlar, özellikle kışın. Bu da onları görmek istememenin bir diğer sebebi oluyor ama olsun, iyi ki olsunlar. Arabaların üzerine sıçanlar da bunlardır. Onları sıvı ve cama ya da arabanın üstüne genişçe yayılmış bok ve çişlerinden tanıyabilirsiniz. araba yıkamacılara da çokça kazandırır kuşum.

Kumruları onlardan hallice iri oldukları için tehditle kaçırdıkları gibi, birbirleriyle de yiyecek hususunda sürekli kavga halinde olmaları da ayrı bir öküzlüktür. Bunlar taklacı kanat sesleri duyulmadan yemek yiyemezler. Daima bir kavgadır gider. En sonunda cama ne varsa onu yerler.

Kumru gibi centilmen değildir kısacası.

Bunların insanla daha iç içe bir yaşamları vardır. Zaten arnavut kaldırım üstünde gördükleriniz kaçmazlar bile. Ama insanla iç içe olmaktan ötürü daha güvensiz olmaları ve bedenlerindeki, çoğunlukla da ayaklarındaki sakatlıklardan, kendini soyutlamış kumru cinsinden kısmen daha zor bir hayatları olduğunu anlayabilirsiniz.