bugün

evet var böyle bişi. okul kantininde yemek yerken tıkalı kulağımla uğraşıp duruyordum. ne adamakıllı duyabiliyor ne kaşıntıyı giderebiliyordum. aynı zamanda ishaldim de. sandviçim bitti, çayı yarım bıraktım ve ayaklanıp sandalyeyi geriye doğru çektim. tam kapıdan dışarı çıkacaktm ki kulağımdaki pislik topak halinde içinden çıkmış. elime aldım. almaz olaydım. hayatımda bu kadar midem bulanmadı.

rengi pas renginde ve jöle kıvamında. iğrenç.
bazen zeytin çekirdeği büyüklüğünde olabiliyor.
kavuna kadar yolu olduğu bilinmektedir.
bazen nohut da olabiliyor.

evet, oldu.
nohut büyüklüğünde mi? oha diyorum başka bişey demiyorum. nasıl bi kulaktır o?
çıktığına göre insanda "meğer ben duymuyormuşum ya la !" nidalarıyla sevinç gözyaşlarına sebep olur.
o değil de kimden çıktıysa, o zat baya bi pis zatmış arkideş. sevgiyle mi büyüttün onu ?