bugün

arıların aslında bildiğimiz kimlikte olmadığını belirten beyandır.
efendim nerde bi et bi tatlı, domates misali hemen oraya uçuşurlar. ellerinizi bir kalkan gibi kullansanız bile çevik bir hamleyle sizden kurtuldukları gibi, ibneler sizi önemsemeyip oradan ayrılmazlar.
ha bir de şöyle bir durum vardır:
bir tanesi gelir otlanmaya sizinle beraber. daha sonra ayrılır gibi olur " aha da gitti" dersiniz.
sülaleyi toplamaya gitmiştir o puşt. cümbür cemaat gelirler daha sonra. hayır ne gerek var arkadaşım. koca ormanda bir biz mi kaldık.
yani durumlar böyle saygıdeğer sözlük yazarları. bal mal yapıyorlar da bunlar işin boyası.
arılar olmasa dünya üzerinde yaşamın olmayacağını bilmeyenlerin onlara hakaret etmesi durumudur.
adananın ne bileyim envaye çeşit kebapın üstünde fink attıkları içindir muhtemelen. kebaptan bal olmaz, sana besin olmaz, öz olmaz. birisi bu durumu arılara izah etmeli.
bu konuda sineklerin yanına yaklaşamazlar. kimse kusura bakmasın asıl puşt olanlar sineklerdir. gece karanlıkta devamlı bilgisayarın ekranına konarlar. bir elinizle devamlı onları kovalasanız da ısrarla gelip insanı çileden çıkarırlar. bilgisayarı kapatmak zaten çare değildir. çünkü o zaman da kendisini muhabbet kuşu zannedip omzunuza kolunuza konar ve yürüdükçe sizi huylandırmaya başlar. işte böyle dostlar sineklerin puştlukları saymakla bitmez.
kimse kusura bakmasın, bal veren eller ayaklar öpülmelidir.