bugün

son gün ve gecelerde özellikle kahvehanelerde dönüp duran bir muhabbet. erkek dediğin serttir, güçlüdür ve liderdir. bunların devamlılığı için erkek kendini kanıtlamak mecburiyetindedir. evet! erkek gücünü yerine göre kullanmasını bilir ve bilmelidir de. ve fakat bazısı bunu bilmesine rağmen tırsar, korkar ve pısırıklaşır. vuramaz olur kadına, eli kalkmaz. gerçi "karıya eli kalkmayanın şeyi de kalkmaz" derler büyükler ama konuyu dağıtmak istemiyorum.
samimi erkek tüm samimiyetiyle davranır, samimiliğini her yönüyle belli eder. diğerlerine zararlı her bir şeyi bekleyebiliriz samimiyetsiz erkekten. dayak da bu bağlamda değerlendirilebilir. samimi erkek sorumluluğunun bilincinde hareket eder ve ona göre davranır. döver, söver, kovar... ama bunları yapamayan, asli görevlerinden kaçınan bir erkeğin samimiyetine güven olmaz, arkadaşlığına da. satar bu! yavşaktır çoğu kez...
bir diğer açıdan bakacak olursak ülke güvenliği ve stratejilerini geliştiren erkek egemen devlet nasıl içişlerinde gücünü ve kuvvetini kullanmakta acze düştüğünde dış dünyaya karşı perişan oluyorsa aile erkeği de içeride yani evde sorumsuz davranıp, baskısını kuramayarak karıya el kaldırmaktan imtina ederse ev dışında da sokağa çıkamaz hale düşer, kaale alınmaz pek çok platformda. ve tabi sonuçta bunun farkına varması ile de kendisini kanıtlamak için sokak ortasında karısını dövme yolunu seçer. bu kez de rezil olur. ancak zararın neresinden dönse kardır, erkek her zaman kazanır.