bugün

komedyenin hep güldüğünü zannetmeye benzer. bu sürekli bekleyiş, olguya kota koyuş aslında bir tür zorlayıcılık içerir. hep güldürmeliyim, komik olmalıyım, esprim cuk diye yerine oturmalı mantığı içten içe kemirir kişiyi. bu da samimiyetten, doğallıktan uzaklaşmaya neden olur. halbuki en baba espriler natural ruh halinde oluşuverir. ince yaşam ayrıntılarıyla espriler şekillenir.
arada formsuzluklar olur, espriler tıkanır. bazen de bir konuya odaklanılır o konudan bir türlü çıkılmaz. fakat mühim olan samimiyetten kopmamak ve kendini yenilemeye çalışmaktır.
21. yüzyılın en mühim insanlık görevlerinden birisi de karikatüristlerin yaratıcılıklarının kalibresine binaen zaman zaman sıkıntıya düşebileceklerini kestirmek. hep mükemmel olmuyor bu işler.
karikatüristten her zaman mükemmel espri beklemek, o karikatüristin gerçekten iyi olduğuna işaret etmektedir. bazıları da vardır ki, ne olayları yorumlayabilirler, ne çizgileri iyidir. bu tip karikatüristlerdense hiç olmazsa arada iyi espri yapması beklenir. ancak boşa bir bekleyiştir bu. örneğin hürriyet akdeniz gazetesinde pazar günleri "karikadil" adıyla çıkan karikatürler, neden hala yayınlanmaya devam etmektedir, sorgulatır...

bir kaç örnek olarak:
http://www.blogcu.com/blog-icerik/resim-goster/1263902572:karikadil:jpg
http://www.blogcu.com/blog-icerik/resim-goster/1262009195:karikadil:jpg
http://www.blogcu.com/blog-icerik/resim-goster/1262008833:karikadil:jpg