bugün

Kara gözlerindeki umut
Siyah saçları kadar karamsardı
ve kadere küsmüştü O, bir kere
Sevgiyi öldürdü diye...
Sanki ona uzanan ellerde
Keskin bir bıçak
Ha vurdu ha vuracak
Bu, benim karanlıklarım,
Bu benim sırlarım diyor hep
Bir gün gelecek
Şefkatle kollarına saracaklar...
Asılsız sevgilerdi onu yıkan aslında
Umutları umduğu gibi çıkmamış
Beklentileri hep korkuları olmuş
Sanki bütün hayatı,
Kupkuru bir odadaymış kopamadıklarıyla..
Gülüşleri bir sigara içimi zamanı kadar az
Her nefeste biraz daha kısalırken
Bütün beklentileri
Duman duman uçuyorlardı.
Kurallar koymak isterken dostluklarına,
Kuralları bozduğunun farkında değildi aslında...
Şimdi o gözlerde,
Vakitsiz yağan yağmurlar var,
Hasat mevsimi bitmiş bahçelere
Sağnak sağnak yağacaklar.,
Belki gönlünde gökkuşağı açacak
Ama, altından çocuklar geçmeyecekler.
Su yerine zehir akacak ırmaklarından,
Hiç kimse içmeyecek...
ya Ben,
Şimdilerde bir bağ bozumu hüznü var içimde,
Üzümlerim gazap üzümü
Şaraplarımsa gözyaşları...
Sen güz güneşinde, sanki kanadı kırık bir kuş,
Konmuştu bahçeme,
Ona şefkatle eğilirken
Pır diye uçtu birden
Kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik,
ve inancımla birlikte.

AHMET MUHiP DIRANAS
sevdicekte bulunduğu vakit onu bir kez daha sevmek için bahane edilecek, severken de nereye vurgu yaptığını belli etmek için söylenecek söylevdir.
(bkz: seviyorum ulan)
serbest çağrışım:
karacaoğlan dan ..

bana kara diyen dilber
gözlerin kara değil mi
yüzünü sevdiren gelin
kaşların kara değil mi

güzel, ben seni isterim
seni koynumda beslerim
yüzünü, güzel, göreyim
zülüfün kara değil mi

boyun uzun, belin ince
yanakların olmuş gonca
salıverirsin kolunca
beliğin kara değil mi

utanırım akar terim
güzellikte yok benzerin
en sevgili makbul yerin
saçların kara değil mi

beni kara diye yerme
mevlâ'm yaratmış, hor görme
ala göze siyah sürme
çekilir, kara değil mi

hind'den, yemen'den çekilir
iner bağdad'a dökülür
türlü taama ekilir
biber de kara değil mi

göllerde kuğular olur
göğüs ak, kara benlidir
mısır'da çok zengin vardır
kölesi kara değil mi

pınara konan kuğunun
kanadı beyaz çoğunun
çöldeki arab beyinin
çadırı kara değil mi

iller de konup göçerler
lâle sünbülü biçerler
ağalar, beyler içerler
kahve de kara değil mi

evlerinde sular akar
güzelleri göze bakar
hublar yanağına sokar
sünbül de kara değil mi

karac'oğlan der, inşallah
görenler desin maşallah
kara donlu beytullah
örtüsü kara değil mi