bugün

netice aynı olsa da her bir ölüm hikayesi birbirinden bağımsızdır. "yazık pek de gençmiş, kader, yapmasa iyiydi vb." sözlü ritueller ile süslenen bu hikayeler aslına rücu edenin ardından olmazsa olmaz ağıtlardır. bir de aniden "nasıl olur ya..." -diğerlerinden kopya çektiğim duygular- hissi sarmaz mı insanı, buna da cabası demeli.

iğrençlikte ve vahşette diğer tüm kötü şeyler yenilir yutulur, bir güzel kanıksanırken; "daha dün buradaydı, ölmüş olamaz!" insanları ayrı bağımsız bireysel hikayeler formatları sayesinde ötekilerden daha uzun bir ömre sahiptir. yanında patlayan bombalara aldırmaz da insan, kendisine uzak ve yabancı olduğu halde basit bir kişisel son veriş eylemini şaşkınlığı ile besleyerek yüceltir.

bu bir tür sendrom olmalı. literatürde mutlak suretle yer edinmiştir. zaman ve mekan açısından ölüm hadidesi karşısında şaşkınlığı, donup kalmayı yaşamak...?