bugün

bir gün yine her zamanki gibi iştesiniz sıcaktan perişan bir halde çalışıyorsunuzdur. numaramı kimseye verme ha sakın diye telefonunuzu verdiğiniz arkadaşınız arar o esnada, alnınız terlemiş köpek gibi kokuyorsunuzdur. hani gideyim içeri bir sigara içeyim deseniz fırsatınız dahi yoktur. neticede evli barklı insansınızdır cebinizde de beş kuruş yoktur ama kadim dostunuzu da uzun süredir ihmal etmiş, cebine para koymayarak sizden uzaklaşmasına neden olmuşsunuzdur. artık başkalarıyla gezip misafirliğe gidip kalmakta, parliamentinden başkalarına vermekte fakat içinden az da olsa böyle ağlamaklı biçimde yüz numaralı adamdaki kahveci gibi iç geçirerek 'ulan gene olsa da içse, helal olsun sana içtiğin tüm sigaralar' diye düşünür ve sarıbezle gözlerinden süzülen yaşları siler.

neyse siz böyle amaaan ne diye arıyo bu salak tam işin cafcaflı vakti dersiniz fakat içinize bir kurt düşmüştür ama açmazsınız. neyse iki dakika geçmez telefonunuza bir mesaj daha gelir böyle ' o ölmüş ' diye. ulan kim ölmüş diye telaşlı biçimde telefonunuzda kontür olmadığı için iş yerinden arar bir yandan da lan acaba iş yeri telefonumu öğrendi bu orospu elmadı, zırt pırt aramaz inşallah diye geçirirsiniz. neyse hemen ararsınız ve bir anda o yıkıcı cümleyi söyler. kanka kadim dostun ölmüş der. bir anda ağzınızdaki uzun mavi LD düşer ve s.kerim şakanı dersiniz ama o arkadaşınız o tarz olaylarda yalan söyleyemez size oradan gerçek mi diye içinize kor düşer.

hemen olayı teyit etmek adına evini ve kardeşini ararsınız ve öldüüğünü anlarsınız. bir anda keşke bende ölseydim öğle vardiyasına müteakip kaldırsalardı beni de diye hüngür hüngür ağlar ve iş kıyafetlerinizi çıkartıp kimseye sormadan, polat alemdar sertliğiyle günlük kıyafetlerinizi giyersiniz.

hahhh hah hah hah diye müzik çalıyordur ve sanki intikam almaya gidiyorsunuzdur raki balboa müziğiyle. hemen koşar ve metrobüse atlarsınız işyerinizden avans çekmişsinizdir arkadaşım öldü diyerek. bir anda metrobüste hüngür hüngür ağlamaya başlarsınız ve beyninizde vay canım vay çalıyordur sanki. hemen evine gidersiniz fakat bulamazsınız, kardeşini arayarak beni 63ten al dersiniz. çok fena olmuştur içiniz. neyse babası da evdedir şortla oturuyordur ve annesi her ne kadar sevmese de ağlıyordur. odada sizi görünce herkes ayağa kalkar ve ceketini ilikler. oğlumun kadim dostu diye tanıştırır babası sizi. nerede kadim dostum dersiniz ve odaya götürürler sizi. üstünde beyaz çarşaf, yıllar önce lisede köpek besleyen piç mertin sustalısı da şişmesin diye üstüne konmuş, boş arkadaşınız da cenazeye gelenlere çay demlemiş elinde tepsi, sizi arayıp vefat haberini veren arkadaşınız da annesini telkin etmekte, eski futbolcu babası emekli olup diğer yandan kira vermeyen arkadaşınız da bir yandan üzülmüş diğer yandan da sevimli bir biçimde cep telefonuyla yeni düşürdüğü kızla mesajlaşıyordur.

kadim dostunuzun vestiyerde asılı paltosu, kıyafetleri, şortu ve kısaca her şeyi duruyordur. kedisi bile geri dönmüş cenazede dua edecek gibi bakıyordur sanki. bir anda kendinizi kaybedip fenalaşır ve mutfakta kendinizi yalandan fayanslara çarpıp düşen kaynanası ölmüş gelin gibi fırlatır ve yere doğru eğilerek vay başıma dersiniz. kadim dostunuz kalp krizinden vefat etmiş, üstelik sigara almaya giderken orda iddacının önünde 63ün orda düşmüş, yığılarak ölmüştür. kadim dostunuzu emlakçılar taşıyıp eve getirmiş fakat iş işten çoktan geçmiştir.

hemen odayı kapatır ve başında uzun parliamentinden bi dal çekip yakarsınız ve bu hallere düşecek adam mıydın sen diyerek nike logolu berenizi ters takarak meftaya saygı gösterirsiniz. artık bundan sonra yapacak tek şey onu bir an önce gömmektir. herkes ağlıyor sizin içiniz ağlıyordur. şekeriniz düştüğü için kardeşi sizi telki nederek çekmecelerdeki benimolardan bi paket getirip elinize verir kuru kuru. onu ısırırken kadim dostunuza ikram ettiğiniz sosisliler, patates kızartmaları, mantılar, cebine koyduğunuz paralar ve açacağınız o dükkanlar aklınıza gelir. ağlarsınız hiçte utanmazsınız. hey gidi koca palto sen bu hallere düşecek adam mıydın der kendinizi tutamazsınız.
güncel Önemli Başlıklar