bugün

tanım: öfkeli yazar hayali*
2008 yılında ismi önemli üniversiteler arasında geçen bir üniversitenin hatrı sayılır bir mühendislik fakültesinden mezun oldum. bir süre karı kız kovalayım dedim, ağustosta beni askere aldılar. askerlik bitti, hemen işe girdik. esnek çalışma saatlerine alışık, prezentabl bir koyun olarak şu günlere kadar inek gibi çalıştım. ama sikerler artık.

Daha dün 22 yaşındaydım amınakoyayım ben, ne ara 29 oldum? geçmişe dönüp bakıyorum, bu 7 yıl boyunca ne hayatıma bir kadının uzun süreli girmesine izin verdim ne de girenlerle devam edebildim. en son hayatıma giren kızın ayrılmak için yazdıklarından bir mesajı aynen yazıyorum buraya, "son 3 aydır 1 defa bile görüşmedin benimle. neden böyle yapıyorsun?". neden böyle yapıyorum? belki benim de kendimce haklı sebeplerim vardı. işler beklemezdi, üretim beklemezdi, ev işlerine bile vakit bulamadım kimi zaman. belki vaktim vardı ama bunlar bahanelerimdi, bilemiyorum. zaman su gibi akıp giderken o kadar çok kaptırmışız ki kendimizi iş hayatı-ev ikilemine, gençliğimizin en güzel günlerinde para babası bir götveren daha çok para kazansın diye heba etmişiz. pişman mıyım? hayır tabiki de slk msn? =) *
beni burada en iyi mühendis kardeşlerim anlar. 70-80 tane erkeği 2 adet çirkin kız ile aynı amfiye sokup ""aha burası mühendislik ana bilim dalı" diyorlar. o 4 yıl boyunca etrafındaki 70-80 erkekle hayatın anlamını arıyorsun, mezun olunca kazanacağın paralarla twerk yapan zenci kadınların g-stringlerine para sıkıştırma hayalleri felan kuruyorsun.* hayat akvaryum gibi amınakoyayım, ama içi pantolonbalığı dolu. ilk pantolonbalığı ile nerede mi karşılaşıyorsun güzel kardeşim? askere gitmeden yapılan ilk iş görüşmende. ağzından salya akıta akıta, "seni sikeceeemm" temalı konuşma yapan insan kaynakları uzmanınının ban asöylediği şu sözler hala aklımda, "teknik bir departmana alım yaptığımız için uzun vadeli çalışan arkadaşlar arıyoruz, sizden yüksek lisans yapmanızı ve askerliğinizi olabilecek en uzun süre tecil etmenizi istesek yapabilir misiniz?". cevabım yiğit özgür'ün karikatüründeki gibi "amına bile korum" oldu ama içimden, dışımdan sadece evet demeyi tercih ettim. eee nasreddin hoca bu dururmui yapıştırmış cevabı "yüksek lisansa devam edeceğiniz için deneme süresinden sonra bir müddet daha stajyer mühendis olarak çalışacaksınız". vay amına koyayım, böyle bir komployu illüminati bile yapamaz. adamlar resmen "kulağının arkasını bile sikeriz, sikemezsek bukkake yaparız" dedi. ben de bir daha iş aramadım, askere gittim.

ikinci pantolon balığı ile askere gidince karşılaşıyorsunuz. kısa dönemler bilir, ilk gün nizamiye önünde kolonya ve çikolata ile karşılanırsınız. "vay amınakoyayım, ben olmayınca vatan kurtarılmıyor herhalde" triplerine sokarlar sizi. kamuflajları giydiğiniz an durum değişir, detaylara fazla girmek istemiyorum. götte patlayabilir. Benim zoruma en çok giden, 19 yaşında bir astsubayın sabah akşam bana çay getirmemi söylemesiydi.* bir defa da botunu boyatmak istedi, boyadım. askeriyede emir- komuta zinciri var, doğru. ama sırf daha kültürlü ve kendini geliştirmiş bir birey olmanızdan dolayı sizi kıskanan bir veledin başınızda komutan olması can sıkıcı. neyse böyle 5 ay bitti, artık özgürlük zamanı.

askerlik bittiğinde aralıktı, yaz olsa antalyaya inecektim, belki üstümüzden bir rus geçecekti ama olmadı. 6 ay var amınakoyayım, tatil yapmak için 6 ay işsiz takılmak olmazdı, bir arkadaşımın vasıtasıyla işe girdim, tam girdim amınakoyayım. sanki daha dün girdim, ama 7 yıl geçmiş üzerinden.

kıssadan hisse, sadece iş hayatını ön planda tutmayın arkadaşlar. elbet iş önemli, hepimiz para için çalışıyoruz ama sadece iş odaklı olmayalım. hayat çok hızlı geçiyor, tadını çıkarmak lazım. iş bırakıp, karı kız kovalayacağım artık.

yanlız kızlar mesaj kutumu yeşillendirsin; öptüm, bye.