bugün

insanlara ve hayata kendi değer yargılarımız, önermelerimiz ve çıkarımlarımızla baktığımız anda ortalıkta insan kalmayıp, iki ayaklı izmlerin dolaşmaya başladığı gerçeğidir.
insanların hayatın ve yaşanmışlıkların algısı ile birçok kavramı ortak bir potada eriterek farklı farklı fikriyatları olduğuna nedense iman edemiyoruz.
kendi sınıfsal çıkarımımızdan tüm insanlığa pay dağıtıyoruz.
yanılıyoruz oysa; biz hangi izm in paydasına eklersek ekleyelim, insanlar kendi çıkarımlarıyla oluşturdukları kendi gerçekliklerinde yaşamaya devam ediyorlar.
insanlar hayatın doğal süreci içinde kendilerine istedikleri gibi yön verebilme hakkına sahiptirler.
inanmadığımız için ateist olmalarını, biz türk üz diye türk olmalarını, biz inançlıyız diye iman etmelerini, biz laisizme iman ediyoruz diye laik olmalarını, biz şu ya da buyuz diye şu ya da bu olmalarını bekleyemeyemeyeceğimiz gibi, biz şu ya da bu zümreye ait görüyoruz diye o insanların bizim algıladığımız gibi olmaları da gerekmiyor.
hayat çoğu zaman gri oluveriyor. siyah dediğimiz beyazım demiyor çoğu zaman. gri olmanın isyanında saklı siyah değilim anlamını algılamamız gerekiyor.
dünyanın merkezinden baktığınızda sadece siz merkezdesinizdir.
oysa ki ait olduğumuz yerden bakmaya hakkımız yoktur hiçbir zaman.
oysa ki insanlara, insanlığın penceresinden onlarla birlikte bakabilmemiz gerekir.