bugün

hayat, kime ne zaman merhamet edeceği, hangi çocuğunun ne zaman başını okşayacağı belli olmayan bir "anne" adeta. ne zaman kime ne kadar süt vereceğini bilemediğimiz koca memeli bir "anne"

hayat bu kadar mı boktan olur?

bir insan bu kadar dibe batabilir?

hayat denen bu "anne" bu kadar mı kayırıcı bir fahişe olabilir...

herşeyi anlayabilirim ama yapayalnız bırakmasını asla!

buraya karaladığımız kelimelerden önce de vardı "yalnızlık" ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık... kelimenin bittiği yerde başladı; kelime söylenemeden önce başladı. kelimeler, yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. kelimeler, yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe, yalnızlık büyüdü dayanılmaz oldu.

dayanılmaz acı isyana kadar vardı?

ya sonra?

isyan etmeye bile üşenen bünyeler,isyan etmeyi gereksiz görüyor artık.

sadece bir çıkış yolu arıyorum.

küçük bir ışık amk ya küçücük!?

senin bu mükemmel sanıpta yarattığın sistem var ya hani "yukarıdaki",kabul et yürümüyor çünkü adil değilsin.