bugün

bu durumdaki erkeklerin çoğunu, şerefsizlik damgasıyla mühürlemeyi normal karşılıyorum. lakin sıradan dünyayla ilgilenmeyen, kendi heveslerini yıllar önce gömmüş, ölmüş, dirilmiş ve günü yaşayanlar da olabilir. ve bu adam hiçbir zaman sevgilisine'' sen benim sonsuzum olacaksın'' da dememiştir. büyük ihtimalle hercai bir arı gibi çiçekten çiçiğe koşuyor, ufacık bir yel esse bahçesini terkediyordur.

bir de sevdiği kızı kendinden korumak isteyenler vardır, bir salaklık yapıp '' senden hoşlanıyorum ''demiştir evvelden. lakin anıları her gece kafasını siktiği için, bir türlü aşık olamıyordur.

hani sevgilinin kollarında müthiş hayaller kurup sonrasında istemediğin şeyler(!) yapıyorsun ya heh işte o anda ''günün birinde ayrılabiliriz'' diye düşün. istediğini söyleyen istemediğini işitir, öptüm.

not: ahlaksız biriyim.
not2: pezevenk değilim.
herkesle aynı samimiyetle konuştuğu sanılan erkektir.
vur bitsin bari o kadar da değil.
tam olarak ne istediğini bilmeyen erkektir. işte bu sebebten insanlara ruhlar verilmeli ama bedenler asla. insan, hakikaten nankör bir yaratık.
umut vaad etmediyse problem yoktur, ama birlikteyken ileriye dönük güzel hayaller kuran sonrada iş ciddi olunca dönüyorsa yavşağın önde gidenidir.
karaktersizdir.
cayma bedelini devreye sokmuş olabilir.
çok yanlış.

kimse yarı yolda bırakılmamalıdır. bizde yanlış olmaz olursa da yanlışlıkla olur.
Manitacılık sözleşmesinin maddelerine aykırı bir durum var mı, ona göre hareket etmek gerekir.