bugün

bazen o kadar cok beklersiniz ki, saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri kovalar. henüz yeni ayrılmışsınızdır oysaki. uykular kaçar uykular bölünür. telefona tekrar baktığınızda o heyecanı yaşarsınız. henüz 10 saniye önce bakmanıza rağmen. bir mesajla hersey düzelecektir oysaki. ama gelmez o mesaj. hiçbir zaman da gelmeyecektir. pişman olursunuz. o son kavgayı başlatan kıvılcımı çaktığınız için kendinize lanet edersiniz.

kendinizi alıştırırsınız iğrenç maddelere. kurtuluşu onlarda arasınız. hala ilk günkü pişmanlık vardır üzerinizde. atamazsınız onu hiçbir zaman. hiç bir karşı cinse ona baktığınız gibi bakamazsınız. yüzünüzü kaçırırsınız. herkeste onu görürsünüz. hiçbir zaman bitmeyecek sandığınız bir döngünün içindesinizdir. artık aklınıza geldikçe bir küfür savurursunuz. yeter artık! diyerek.

aylar yılları kovalamıştır. kafanızdan çıkarıp atmışsınızdır onu ama açtığı yara asla kapanmayacak bunu bilirsiniz. o aşk koskocaman biri yapmıştır sizi. bidaha sevemeyecek duruma getirmiştir. ama bilirsiniz ki yine aşık olmak isteyecek yine o duyguları yaşamak isteyeceksiniz. ama sonunu aklınıza bile getirmeyeceksiniz.

özü şudur ki hiç bir ilişkiye bitmeyecek gözüyle bakmayın, çok bağlanmayın, çok sevmeyin. bir gün mutlaka ayrılacaksınız. çünkü üzülmek iyi insanlara hiç mi hiç yakışmıyor.
bir müddet sonra olabileceğim durum.
Galaxy note 99999'u beklemektir.
yıllarca boks yapmış, çelik gibi sinirleri olan bir insanı bile yaygın anksiyete bozukluğuna sürükleyebilen durumdur. Geçeceğe de benzemiyor.
1 aydır serviste olan telefonu beklemektir. sanki hiç öyle bir telefon olmamış gibi gelir insana bir süre sonra.