bugün

merhabalar. ben hidir.

almanyada alman hükümeti ve opera balesi türkler neden operayı sevmiyor diye merak ediyor. sonra işe koyuluyorlar. öncelikle acaba eserler türkçe alt yada üst yazılı değil ondan mı deyip operaları türkçeleştiriyorlar sonrasında ise hala istedikleri ilgiyi göremedikleri için her yere türkçe afişler ve reklamlar hazırlatıp asıyorlar yayınlıyorlar. arkasından buda yetmezmiş gibi öncelikle almanyada yaşayan türk kadınlara kendi isimlerine tek kişilik davetiye gönderiyorlar. buda yetmezmiş gibi farklı gruplardaki insanlara davetiye gönderiyorlar. mesela imamlar gibi. bitti mi sanıyorsunuz hayır. tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de almanyada yaşayan türklere herkesin adına soyadına davetiye gönderiliyor. muhtemelen benim internetten okuyamadığım başka küstahlıklarda yapmışlardır da internette yüzeysel olarak bunlar geçiyor. zaten yıllık programlarını türklere göre değiştirdikleri olayına girmiyorum bile. türkler komik eserlerden hoşlanıyorlar diye yıllık programlarını almanların keyfine göre değil türklerin keyfine göre düzenliyorlar. maksatta türklere operayı sevdirmek. hatta türk sanatçı ve bestecilerinide operalarında sunumlarında arayıp bulup getirip çıkartıyorlar ki daha sempatik görünsün insanlar operayı merak etmiyorsa bile misal tarkanı merakından operaya gelsin tarkanda 2 3 mırıldansın opera ayağına gitsin ama amaç tabiki opera.

bu adreste türkçe kaynak bulabilirsiniz http://www.dw-world.de/dw...ticle/0,,15015696,00.html almanyanın en köklü haber ajanslarından biridir. öyle bizdeki gibi de değil bağımsız bir haber ajansı.

şimdi bize geliyorum...

aslında gelmesem daha mı iyi bilemedim. çünkü bizde zaten değil türkiyede yaşayan başka bir grup insanın neden operayı sevmediği ile ilgili çalışma yapmak bizim neden operayı sevmediğimizle ilgili nasıl sevdiririz ile ilgili bu güne kadar ne antalyada bir çalışma gördüm ne de izmirde. hatta ve hatta ben oratoryoları çok severim ki bu güne kadar gerek antalyada gerekse izmirde oratoryoların hemen hemen hepsine katıldım. özellikle mozart requiem yada g.verdi requiem lerde salon her zaman tıklım tıklımdı. yada bu sene izmirdeki carmenlerin hemen hemen hepside oldukça ilgi gördü. ama koskoca sene de bu kadar ilgi göre carmendi. insanlar bilmese de anlamasa da nedense özellikle bu eserlerde salonları ağzına kadar doldurup taşırdılar. gel gelelim ki ben antalyada operasında müdüriyete kadar çıkıp kardeşim koskoca seneye neden 1 tane bile oratoryo koymuyorsunuz yada koyuyorsanız bile neden 1 tane diye sorduğumda her sene bir kurullarının olduğunu ve yıllık plan hazırladıklarından falan bahsetti. yani bir komisyon var keyfe keder canları o sene neyi dinlemek isterse biz onu dinliyoruz. i̇şin kötü tarafı bu insanlar bu konuda eğitimliler onların anladıkları eserleri ben anlasam bile diğer sokaktaki her 100 kişiden 98 i anlamıyor. neden anlamadığı ile ilgili siz merak etmiyorsunuz. ediyorsanız bile harekete geçmiyorsunuz. geçtiyseniz bile de oldukça yetersizsiniz. çünkü durum hala aynı. i̇zmirde koca bir dönem geçti 1 tane mozart requiem yok. 1 tane g.verdi requiem yok. carmen var. onuda ısıtıp ısıtıp 4-5 kere izledik heralde. alt yada üst yazı olayına girmiyorum bile bir çok temsilde söz konusu dahi değil. sanırım bu devlet desteğinin vermiş olduğu bir rahatlık. 3 aylık yaz tatili olayınıda anlamamakla birlikte anlamda veremiyorum.



ayrıca dünya üzerinde opera klasik müzik gibi türleri sevdirmek için insanlar çok realist çok güzel çalışmalar yapıyor. farklı grup ve farklı insanlara.
http://www.vindir.net/ary...l-sevdirilir--354350.html
http://www.facebook.com/v...deo.php?v=127783037255737

böyle eserler çıkartıyorlar http://www.facebook.com/v...053162536200&comments

böyle filmler yapıyorlar http://www.youtube.com/wa...nrgi4&feature=related

film müziklerini yapıyorlar çokta eğlenceli http://www.youtube.com/watch?v=znge7ik1o-4

türkiyede ise borusanın yaptığı farklı çokta ilgi çeken bir çalışma var http://www.facebook.com/v...802733621746&comments

fazıl say ın nazım oratoryosunu heralde 6 yaşındaki çocuk biliyor. i̇zmir halkapınardaki sunumunda insanlar birbirini eziyordu o kadar doluydu ki salon bilet bulamayanlar güvenlik görevlisi falan takmadı deldi geçti kapıyı. karınca gibi insan doluydu. http://www.youtube.com/watch?v=e32in2rmuxs

ben güzel sanatlar fakültesinde okuyorum okulumun 20 metre karşısında konservatuvar var. sizlere öğrenci yetiştiriyorlar. 2. senemi doldurmama rağmen ne bir sunum afişi gördüm ne bir davet geldi bizim okula.

neyse gelelim sadet e. sizden bir kaç isteğim var. bu sene izmire lütfen bir kaç tane requiem koyun. oratoryoların sayılarını arttırın. sitenizi güncellemişiniz ama olmamış lütfen sitenizi profesyonel birine güncelletin. güncellenen siteden yıllık programlarınızı oylatın. hatta şu yaz döneminde belki 100 tane eser koyun ankete oylayalım ilk 100 e giren eserleri o sene temsile alın. buna komisyon değil insanlar karar versin. ve son olarakta almanya berlin operasını biraz inceleyin.

saygılarımla.
türkiye deki bir takım siyasetçiler fazıl say'dan hiç hazetmezler. o yüzden normaldir fazıl say türkiye pek önemsenmez.
normal bir davranışı resimlemiş bir mektup.

şöyle ki,
hıdır yerine, hans
opera yerine, türkü
alman yerine, türk
türk yerine, alman

koyarak okuyun ne kadar normal geldiğini göreceksiniz.

klasik müziği illaki dinleyelim, ilgilenelim. tanıyalım. bu da önerimdir. ancak olay normal olay. onu diyorum.
sık sık okunması gereken mektup. kafayı başka konulara odaklıyor.

not: entryimden de anlaşılacağı üzere opera kavelere kadar indi. kafayı toplamak, kafayı vermek gibi deyimlerle opera, bale yorumluyorum. cemil abi nin kavesinden giriyoz.
ne şeref kalmış ne haysiyet. mektup a bir cevap bile gelmedi. gelmediği yetmezmiş gibi yeni yıl programını şimdi gördüm koskoca yıl 1 tane oratoryo var. yorumsuz.